Milliyet Kitap

emanet-sehir-202x300-1

22 May: Ankara dediğin bir büyük yalan Şekip!

Levent Cantek, Dumankara/Hayat Bir Yangındı cildiyle başlattığı Ankara Üçlemesi grafik roman dizisine Emanet Şehir’le devam ediyor.  Yanında da önceki cildin iki öyküsünde birlikte çalıştığı Berat Pekmezci var. Cantek bu anlatısında, Dumankara ile başlattığı havayı sürdürmekle kalmıyor, yapıyı bir basamak yukarı çıkarıyor. Cumhuriyetin kurucu kadrolarının elinden aldığı itibarla, kendini önemli hissetmeye başlayan ve neredeyse bu yalana inanır hale gelen 1940’ların Ankara’sını sadece dekor olarak kullanmayan, doğrudan hikayenin önemli bir karakteri haline getiren bir grafik roman var elimizde. Neredeyse vücuda gelip salınan…

gunduz-guzeli_avatar-1

06 May: Gündüz Güzeli: Edebiyatla sinemanın kesişme noktası

Joseph Kessel’in romanı, bir cerrahla evli genç ve güzel Severine’in kocasına duyduğu aşka rağmen tensel haz arayışı içinde gündüzleri lüks bir randevuevinde fahişe, akşamları ise sevgi dolu bir eş olarak sürdürdüğü çifte yaşamının beklenmedik bir karşılaşma sonrasında altüst olmasının hikayesini konu alıyor. “Alışılmış ahlaka, geleneksel hayallere, duygusalcılığa, toplumun tüm ahlaksal pisliğine karşıyım. Burjuva ahlakı, benim için ahlakın tersidir, çünkü ters kurumlar üstüne kuruludur: Din, vatan, aile ve toplumun diğer temel direkleri…”   Joseph Kessel’in son noktasını 20 Şubat 1928’de Davos’ta…

Bg_Y89LCcAAo_Y4

22 Şub: En neşeli öğretmenimiz Nabokov

“Edebiyat Dersleri”, Nabokov’un Wellesley ve Cornell üniversitelerinde verdiği derslerin notlarından oluşuyor Vladimir Nabokov: Bir kez çekim alanına giren okurun, bir daha uzaklaşamayacağına inandığım bir yazar. Hani deyim yerindeyse, kelebek gibi avlıyor sizi. İlk birkaç satırını okuduğunuzda, ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, elindeki fileye düşüveriyorsunuz. Artık Nabokov’un geniş koleksiyonunda geçecek ‘kelebek okur’ ömrünüz.   Yıllar içinde farklı yayınevlerinden kimi iyi, kimi kötü çıkan çevirileri derleyip toparladığı, özenli yayın hazırlığı, baskılar ve önsözlerle bizlere ulaştırdığı için İletişim Yayınları’na teşekkür ederek başlayalım. “Rus…

Unknown-1-1

03 Oca: Schnitzler: Çağının ötesinde bir yazar

Adını sıklıkla duyduğum Arthur Schnitzler’i ilk kez Ölmek (Sterben) ile okumuş oldum. Yüz sayfayı bulmayan oylumuyla, rahatlıkla okunan bir novella. Ilık bir Mayıs gününde, huzurlu bir parkta, kitabını okuyarak Felix’i bekleyen Marie’nin görüntüsüyle açılan kitap, sonrasında bitmek bilmeyen bir huzursuzluğun resmini çiziyor. Tedirgin ve örtük konuşmalar kısa sürede, Marie’yi (ve biz okurları) acı gerçekle yüzleştiriyor. Felix’in ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğreniyoruz. Böylece Marie’nin (ve yine biz okurların) sayfalar boyunca taşımak zorunda kalacağı bir yükü omuzlamış oluyoruz. Üstelik yük giderek daha…

oyuncu-için-pratik-el-kitabı

09 Kas: Hem oyuncuya hem seyirciye

“Oyuncu İçin Pratik Elkitabı”, dizi, film ve sahnede iyi oyunculuk için ne yapılması gerektiğine ve hatta ne yapılmaması gerektiğine dair ipuçları barındırıyor.Kısa film jürilerinde sıklıkla konuşulan konulardan biri de, oyunculuğun filme olumlu / olumsuz etkisidir. Oyunculukların ödül için değerlendirmeye alınmadığı ama sonuca etki ettiği kısa film yarışmalarındaki oyunculukları oldukça genel ve kaba bir şekilde şöyle sınıflayabiliriz:1. Amatör oyuncular: Çoğu zaman arkadaşlar ya da anne-baba yakınlığındaki çevreden seçilmiş ve “Ben yapamam,” demesine aldırmadan ikna edilmiş kişilerden oluşur. Eğer yönetmen bu isimleri…

henning-mankell

23 Eyl: Kahramanlar da Yaşlanır

Kurt Wallander’in herhangi bir macerasını okumuş olanlar için bu yazının önemi olmadığını bilerek başlıyorum yazmaya. Ne yazarsam yazayım, övsem de yersem de umurunda olmayacaktır has Wallander okurlarının. Uzun zamandır beklenen ‘veda’ kitabı Huzursuz Adam çoktan başuçlarındaki yerini almıştır bile. Ama konuyu artık altmışına gelmiş dedektifle sınırlı tutmamak lazım. Biliyorum ki bu kitapla ilgili olarak çok daha geniş bir kitlenin, koşulsuz kabulü söz konusu; Henning Mankell okurlarının. Genel bir tanımla ‘Nordic Noir’ olarak adlandırılan İskandinav polisiyesinin tartışılmaz usta isimlerinden Mankell’in ülkemizde…

gokceada

01 Eyl: Hüzünlü Bir Sivil Tarih

Deniz Kavukçuoğlu kitabında, Gökçeada’da kalmış Rumlarla küçük söyleşiler gerçekleştiriyor, ada ile ilgili ulaşabildiği bilgi ve belgeleri bir araya getiriyor.Gökçeada’ya ilk olarak, birkaç arkadaşımla, hafta sonunu geçirmek için gitmiştik. Bir cuma günü öğleden sonra saatlerinde inmiştik Kuzulimanı’na. Deniz kenarında dinlenmeyle geçen birkaç saatin ardından, ilk günün akşam yemeği için Tepeköy’e Barba Yorgo’nun yerine gitmiştik. Gecenin ilerleyen saatlerinde Yorgo Zarbozan güler yüzlü bir ev sahibi olarak masamızı ziyaret etmişti. Yediklerimizle ilgili övgülerimizi samimiyetle kabul edip sorularımızı tek tek cevaplamıştı. Laf lafı açtıkça…

24 Tem: İyi polisiye zihin açar

John Banville’in Benjamin Black imzası ile yazdığı “Gümüş Kuğu”, 1950’lerin Dublin’inde geçiyor.Man Booker ödüllü John Banville üretken bir yazar. 2006 yılında okuruyla tanıştırdığı ikinci imzası Benjamin Black de öyle. “Gümüş Kuğu”, Benjamin Black adıyla yazdığı ikinci polisiye. Roman daha ilk sayfalarından başlayarak, okurunu gizem-macera-gerilimden öte, yazı sanatının dinamikleriyle etkileyeceği müjdesini veriyor. Bunda Levent Göktem’in akıcı ve özenli çevirisinin de önemli bir payı var. Çoğu zaman durgun bir sahneyi bile heyecanlı hale getiren, polisiyede ihtiyaç duyacağımız bilgileri gözümüze sokmadan, sahnelerin akışına…

araname

12 Tem: Dönüp dönüp bakılacak bir kitap

“AraName: Bir Ara Güler Kitabı” sadece fotograf albümü ya da anılar-sohbetler olarak değerlendirilemeyecek bir kitap. Ara Güler-Hulki Aktunç-Semra Aktunç adlarını bir araya getiren bir kitap. Kitabın giriş kapısında öyle bir paragraf var ki, paylaşmamak olmaz. Diyor ki Hulki Aktunç “Ara Güler bütün insanların gölgesidir. Ona ‘Merhaba’ demek bütün insanların koluna girmek, bütün mekânlarda piyasa yapmaktır. Bütün şapkaları giymek, bütün pantolonları çekivermek… Fotoğraf çekmek de, Ara Güler’in insanlara ve nesnelere hakkını helal etme biçimidir. Bu coğrafyada yaşayıp da Ara Güler’i bilmeyen,…

mozer-239A-754D-F35D

30 May: Fatih Akın: Sinema, Benim Memleketim

Yönetmen Fatih Akın “Sinema, Benim Memleketim” isimli nehir söyleşi kitabında kendi hayat hikayesini anlatıyor. “Ama bugün bile her jenerikte Tanrı’ya teşekkür ederim. Ben ruhsal bir insanım. Ne var ki dinin dogmalarına bağlı değilim. Benim dinden ayrılmakta zorlanmamın gerisinde, Erich Fromm’un ifadesiyle, ‘özgürlük korkusu’ yatıyordu. Bir cemaat olgusu içerdiğinden din insana avuntu verir. Bu adımı atmak zorundaydım: Ailemin zihniyetinin bu bölümünü benimsemek zorunda kalmaksızın onları sevebilirim. Film yapmak bana bu cesareti elde etmek olanağını, kendimi gerçekleştirmenin ve cemaatin başka bir biçimini…