Milliyet Sanat

21 Eki: Milliyet Sanat Dergisi: Kırk yıllık bir yürüyüş!

Milliyet Sanat Dergisi kırk yılı geride bıraktı. Bir süredir dergide “Noktalı Virgül” adını verdiğim köşede yazıyorum. Aşağıdaki yazıyı da, bu köşede, derginin kırkıncı doğum günü için yazdım. Şimdiki gibi mantar panoların satılmadığı o yıllarda, çalışma masasının karşısına köpük bir plaka asardık. Sıkıştırılmış köpüklerin raptiyelerle, iğnelerle delindikçe dağılıp dökülmeye başlamasına aldırmadan, hayatın izlerini sabitlerdik görüş alanımıza. Benimkinin sağ üst köşesinde bir kartpostal vardı; başımı her kaldırdığımda Marilyn Monroe oradan bana gülümserdi. Sol köşede Can Yücel’den bir şiir, hemen yanında haftalık ders…

antony19

26 Ağu: 19.İstanbul Caz Festivali’nin ardından notlar…

Antony’nin 39 kişilik “Filarmonia İstanbul Orkestrası” ile birlikte Açık Hava’da verdiği konser, benzersiz konserler listesindeki yerini hemen aldı. (2007’de Şan Tiyatrosu’ndaki konseriyle birlikte tabii ki.) Sözün en güçlü müzik olduğunu bir kez daha hatırlattı bize muhteşem Antony. Sesi Açık Hava tiyatrosundan çıkıp ulaşabildiği her yere yayıldı. Konser sonunda kuliste ziyaretine gidenlerle daha da mutlu oldu. Beyhan Murphy ve Peter Murphy’nin tebrikleriyle yüzü güldü. İsteyen herkesle fotoğraf çektirdi. Ama en büyük sürpriz, o gece Antakya’da bir konseri olduğu için konsere gelemeyen…

05 Şub: Yeni yapımlardan haberler

Sinema dünyasından gelen haberler heyecan verici: * Aslı Özge, bol ödüllü filmi “Köprüdekiler”den sonra sete ne zaman çıkacağı merakla beklenen isimlerdendi. Özge, “Kadın ve Erkek” adını verdiği yeni projesiyle kamera arkasına geçti bile. Projenin başrol oyuncularından biri Mahir Günşiray. * Yapımcılığını Haşmet Topaloğlu’nun üstlendiği Belmin Söylemez’in ilk uzun metraj filmi “Şimdiki Zaman” ise Sanem Öge, Şenay Aydın ve Ozan Bilen’li kadrosuyla 2012 takviminde izleyiciyle buluşacağı günü bekliyor. Filmle sadece karakterlerinin değil izleyenlerinin de “falına bakmaya” hazır. * Yeni Sinemacılar da…

bir-zamanlar-anadolu-da_238440

19 Ara: 2011’in en önemli sanat olayı!

Bir yıl biterken yapılan genel değerlendirmeler, biraz hafıza tazelemeye, biraz arşiv bilgilerinden faydalanmaya, biraz kolay yoldan sayfa doldurmaya, biraz da değerlendirmeyi yapanın bakış açısına göre değerli olan işlerin üstüne, son bir umutla ışık düşürmeye yarar. Değerlendirme verileri ve bu verilere dayanılarak oluşturulan listeler konusuna hep mesafeli (ne yalan söyleyeyim, biraz da şüpheli) yaklaşmışımdır. Ama benim de içime girdi o virüs ve yılın son ayında sayfa doldurma kolaycılığına sırt yaslamak, sosyal medyanın nabzını tutmak gibi düşüncelere karşı koyamadım. Twitter kullanıcılarına 2011’in…

untitled312021b714a921980896by

23 Haz: Günden Kalanlar.28

• Geçenlerde, bir blogun son güncellemelerini okumadığım için en hafifinden özensizlik ve ilgisizlikle damgalandım. Tanıdıklarımın ya da blogunu takip etmemi rica edenlerin yazdıklarını okumaya özen gösteriyorum çoğu zaman. Ama atladığım, okumak istemediğim hatta okurken sıkılıp bıraktığım da oluyor. Tıpkı, şu anda bu yazıyı okumakta olan birinin, sıkılıp-beğenmeyip bırakma hakkı olduğu gibi. Okurun, özgür irade alanında bırakılmadığı, okumak-eleştirmek ve yorumlamak zorunda bırakıldığı, bunun aksinin kabul görmediği bir durum garip geliyor bana. Kitaplar öneriyorum; buradan, twitter’dan. (Milliyet Kitap Eki’nde yazdıklarıma da, dense…

16 Haz: Bir sergi açılışından “öylesine” bir sahne…

Bir sergi açılışı. Son yıllarda adı sıklıkla anılan, tablolarının değeri giderek yükselen ressamla, alıcı olmadığı belli olan bir sanatseverin ayaküstü konuşması. “Gerçekten çok etkileyici çalışmalar var,” der sanatsever. Ressam “En çok hangilerini beğendiniz?” diye sorunca, birkaç resmi gösterir ve ekler: “Günün birinde ben de sizin bir tablonuzu almayı çok isterim doğrusu.” Ressam ya sanatseverin bir tablo hediye edilmesini beklediğini düşündüğünden ya a işi şakaya vurmak için kahkahalarla lafını patlatır: “Vallahi bunları ben bile satın alamam!” Sanatsever, sergi salonundan şaşkınlık ve…

London_Book_Fair_2011_Small

16 Nis: Londra Kitap Fuarı’na konuk olacak mıyız?

Dünyanın en önemli kitap fuarlarından Londra Kitap Fuarı’nın gözü bugünlerde Türkiye’nin üstünde. Londra Kitap Fuarı yetkilileri, British Council temsilcileri bir süredir Türkiye’den yayıncılarla ve ajanslarla görüşüyor duyduğum kadarıyla. Bu işin sonu, önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin bu önemli fuarda “Konuk Ülke” olmasına kadar gidebilir. Keşke bu süreçte yetkililer biraz da edebiyatın kaynağına yakınlaşsalar ve eğer böyle bir karar verilecekse, öncesinde yazarlarla da görüşseler.

gunday

02 Şub: Hakan Günday’dan yeni bir roman

Geçen yıl, DOT ve Murat Daltaban’la gerçekleştirdiği yaratıcı ortaklıkla, tiyatro izleyicilerinin de hayranlığını kazanan Hakan Günday, yine dipten vuracak bir romanla geliyor. Henüz kesinleşmemiş durumda ama romanın adı yine tek kelimeden (hatta tek heceden) oluşacak. Adını söylemeyeceğime söz verdim ama romanın ilk paragrafını paylaşabilirim. İşte yeni Hakan Günday romanının girişi: “Altı yaşındaydı ve altı yaşında ölecekti. Korkudan titriyor, gözlerini böcekten ayıramıyordu. Ay çekirdeği tarlası kadar bir tavana bakıyor ama sadece onu görüyordu. Ay çekirdeği kadar bir böcek. Sivri ayaklarının etrafındaki…