Müzik

Unknown-3

03 Oca: Eva Cassidy dinlerken bir şeyler için… İyi gelir!

Yeni yıla güzel şeyler söyleyerek, umutlarla başlamak gerekir. Gerekir mi? Neden böyle bir gereklilik olsun. Bir yılda öbür yıla geçişle, takvimdeki rakamın artışıyla büyük değişiklikler olacağına inanlardan değilim. Ama umudu canlı tutmalı, enseyi karartmadan adım atmalı. 2013 blog yazıları konusunda, önceki yıllar kadar çalışkan olmadığım bir yıl oldu. Dilerim, bu yıl daha çok çalışırım. Yeni yılın ilk yazısında çok şey söylemek istedim. Ama her yazıya, her duruma bir anlam yüklemeyi sevmem. Yıl boyunca yaşadıklarım zihnimde nasıl olsa. Çıkar bir gün,…

cats

21 Kas: Nazım, vatan hainliğine devam ediyor. Hala!

Tuhaf bir Pazar günü yaşanıyor Frankfurt’ta. Geçmiş zamanla, şimdiki zaman karışmış durumda. Soğuk bir akşamüstü, ünlü Alte Oper’in önünde toplanan kalabalık, Türkiye’deki tutuklu gazeteciler için bir gösteri yapıyorlar. Mustafa Balbay’ın hücresinin bir benzeri konulmuş meydanın orta yerine. İsteyen içine girip, Balbay’ın kaç metrekarelik bir dünyada, gökyüzünü hayal ettiğini anlamaya çalışıyor. Bir ara hızlı adımlarla, paltosunun yakasını kaldırmış bir adam geçiyor kalabalığın içinden. Durup bakıyor Balbay’ın hücresine, sonra Alte Oper’in içine doğru yürüyor. Akşam vereceği konserin provasına yetişmek için acele ediyor….

0-1

23 Eki: Genç Osman… Yeniden… Daha Küçüksün…

Kısa süre önce Fil Uçuşu’nda, Genç Osman ile Aylin Aslım‘ın düetini paylaştım. Hemen üstüne bir eposta geldi. Yıllardır aynı binada çalıştığımız, birlikte müzik yapma hayalleri kurduğumuz arkadaşım Özgüç Yiğit, benimle heyecanını paylaşıyordu. Çünkü Özgüç, Genç Osman’ın “Daha Küçüksün” isimli şarkısına çekilen videonun yönetmeni. Bu, albümün ikinci videosu bildiğim kadarıyla. Açıkçası sahildeki neşe, piknikteki sevimlilikler ya da lunapark ışıkları, kimilerine klişe gelebilecek bir mutluluk halini resmediyor. Ama Özgüç, şarkının hüznüyle ve özellikle Genç Osman’ın içine kapanık ve mahcup haliyle öyle dengeli bir…

0-2

19 Eki: Genç Osman ve Aylin Aslım ile “Dilek Tutmak”

Gecenin içinde, gecenin içinden geçen sözler… Biraz düşlerle, çokça düşüncelerle… Düşlerin, karanlıkla aydınlık arasındaki düşüncelerin uzantısı olduğunu hatırlatan bir süreklilik hali. O sürekliliği hiç unutturmayan bir gitar arpeji. Şarkının söyleniş ritminde, ancak gece kuşlarının anlayabileceği iniş çıkışlar. Davulun gecenin sessizliğini yırtmak istercesine şarkıya katılışı. Müzeikal çoğalmanın, vokalleri tedirgin etmemesi, aynı kararlılık ve sükunetle söylenen sözler. Genç Osman’ın harika ses tonu. Aylin Aslım’ın şarkının ruhunu besleyen katkısı.  “Dilek Tutmak” Genç Osman‘ın her şarkısını sevdiğim ‘Gökyüzü Masmavi’ albümünü dinlediğim ilk andan beri,…

melody-gardot-248319

01 Eyl: Öylesine Güzel Bir Melody

Edith Piaf’ın o yürek yakan sesini her dinleyişimizde, zihnimizin bir köşesinde hüzünle yoğrulmuş hikayesi de dolaşır. Ama eminim Piaf’ın sokakla, yoksullukla, imkansız aşklarla, uyuşturucuyla, sakatlıklara ve karanlıkla dolu hikayesini bilmesek de dinlediğimiz şarkıyla aramızda aynı ilişki kurulacaktır. Çünkü o sesi böylesine can acıtıcı yapan biraz da bu hikayedir. Çünkü Piaf, yaşamından süzdüğünü söylediği her şarkının her notasına kazımayı başarmış sahici sanatçılardan biridir. Anahtar kelime; sahicilik. Sanatçının, yaratısını hikayesinin bir parçası haline getirmesi. Ama bunu yaparken hikayesinin arkasına sığınmaması. Yazdığı kitabın,…

220px-MilesDavisKindofBlue

24 Şub: Hayat hüzünlüdür ama yıkmaz bizi

Klişe tanımlamaların nasıl, ne zaman ortaya çıktığını merak ederim. Kimi zaman da rahatlıkla anlarım bu durumu. Miles Davis‘in Kind Of Blue albümünü dinleyenin aklına “çığır açıcı” ya da “kilometre taşı” klişelerinden başka ne gelebilir ki? Hangi tanımlama karşılayabilir ki, ilk dinleyişin verdiği hissi? Hele bir de bu dinleyişin gerçek zamanında, yani albümün yayınlandığı 1959 yılında gerçekleştiğini düşünün. Bilinir ki albüm, Columbia şirketinin New York 30.Cadde’deki stüdyosunda 2 Mart ve 22 Nisan 1959 tarihlerinde yapılan iki oturumda, toplam dokuz saatte kaydedilmiş. Miles…

mostly_other_people_do_the_killing_293

17 Şub: Öldürme işini “genelde” başkaları yapıyor!

İKSV ekibinin ve Salon tayfasının, editörümüz Emrah Kolukısa ile müthiş uyumlu çalışması sayesinde Cumartesi programında bu hafta, New York’tan gelen bir caz dörtlüsünü ağırladık: Mostly Other People Do The Killing.   Tam anlamıyla ayaklarının tozuyla geldiler programa. Hızlı bir ses provasından sonra da canlı yayında bir parçalarını seslendirdiler.   Açıkçası daha önce dinlemediğim, adını duymadığım bir grup. Kökleri Bebop’a dayanan, saldırgan bir caz yapıyorlar. Enstrümanların bir arada konuşmak istemediği, cümlelerin üst üste bindiği, dağınıklık ve tedirginlik hislerini tekrar eden, sabırsız…

10 Şub: Merakla Beklediğim “Gitarlı” Albümler

Böyle bir başlığın altında uzun bir liste olacağını tahmin etmek güç değil. Eski usul üstatlardan yeni sedalara, yeni albümlerini ya da kayıtlarını dinlemek istediğim çok isim var. Gitar ağırlıklı albümler beklentisini listelediğimizde hep bir eksik kalacaktır zaten. Ben şimdilik Total Guitar dergisinin küçük haberini merkeze alıp “pek yakında” listesini masaya yatırıyorum.   1. Alice in Chains: Gitaristler Jerry Cantrell ve William Duvall. Cantrell, alışık olduğumuz sedaların içinde yine de benzersiz bir hava bulacağımızı iddia etmiş. Göreceğiz…   2. Tool: Adam…

ozan_kapak

27 Oca: “My Best Friends Are Pianists”

Önder Focan konuk olduğu Cumartesi programında Türkiye’deki caz atmosferi üstüne konuşurken nasıl da içtenlikle övdü genç kuşağın birlikteliğini, albüm ve konser çalışmalarını. Katılmamak elde değil. Üst üste nefis albümler geliyor yeni nesil caz ustalarından. Bu albümlerden biri de aynı programda Önder Focan – Sibel Köse – Şenova Ülker  ve Ediz Hafızoğlu‘yla birlikte, o huzur veren yüz ifadesiyle kontrbasının başında duran Ozan Musluoğlu‘ndan geldi: “My Best Friends Are Pianists”   Öncelikle böylesine akıl dolu bir tasarım için tebrik etmek gerekiyor Ozan…

Jim-Dunlop-Trigger-Gitar-Kapo__33432438_0

20 Ara: Ortaçgil’in Kaposu

Bülent Ortaçgil‘le sohbet ederken konu, nasıl olduysa, dönüp dolaşıp kapo’lara geldi. Kapo deyince, özellikle gitar çalanların gülümsediğini biliyorum. Onlar bilir, neden söz ettiğimizi. Ama bilmeyenler için hemen Vikipedi’ye başvuralım: “Kapo, telli müzik aletlerinde kullanılan, müzik aletinin sap kısmına takılarak son perdenin daha ileri çekilmesini sağlayan, bir çeşit kelepçe.” Farklı tiplerde kapolar var. Genel olarak görüntüsü yandaki gibi. Üstad Ortaçgil, bir şarkıyı vokalistin sesine, söyleyiş tonuna göre transpoze etmenin bu maharetli küçük yardımcısını öyle güzel anlatıyor ki… Gitarın ilk üç-dört perdesinde “İdare…