İstanbul Şiir Festivali ile ilgili yazıda sözünü ettiğim Cortazar tişörtü, bir nebze de olsa ilgi çekti. Ben de fotoğrafını çekip Fil Uçuşu’na koymaya karar verdim. Tişörtlerdeki resimlerin, desenlerin, yazıların birer simge olduğu, bir duruşu simgelediği ve çoğunlukla kapitalist dünyanın ürünleri olduğu bilinir. Kimi sever, kimi sevmez. Bu konuda söylenecekler var elbette. Ama yine de şu Cortazar tişörtüne bakınca ve Kafka’dan Pessoa’ya kimi yazar desenli tişörtlerimi düşününce aklıma takılan bir soruyu paylaşmak istedim. Edebiyat severler, bir simge olarak anılsa bile, sevdikleri…
Oğuz Atay
T TAVAN ARASI: Türk edebiyatının en çarpıcı tavan arası Oğuz Atay’ın satırlarında gösterir kendini. Öykünün içinde ilerledikçe okurun yıktığı duvarlar kadar yaşadığı şaşkınlığın da sayısı artar. Yazının gücünün şaşırtıcılığıdır bu. Oğuz Atay’ın satırları dururken fazla söze gerek var mı? Işığın altından kaçmaya çabalayan bir hamamböceği takıldı gözüne, kendine geldi. El feneriyle izledi böceği: çirkin yaratık, yukarı çıkmaya çalışıyordu ağlara takılarak. Böceğin ayakları, elbiseyi parçalar diye korktu. Yıllar geçmişti, küçük bir dokunuşa dayanamazdı, kim bilir? İşte, boynundan yukarı doğru çıkıyor, yanağında…
• 13 Aralık, Oğuz Atay’ın ölüm yıldönümü. “Tutunamayanlar”ı bir kez daha okumaya karar verdim. Bu kaçıncı okuma olacak, bilmiyorum. Bu kez bir metot dahilinde okuyacağım; diğer okuduklarımın yanda, günde on sayfa. “Okumalıyım, bilmeliyim, okumalıyım. İşin içine girmeliyim; kendime acı vermek pahasına.” • Afyon’a gidişimin yol kısmı, Hollywood yapımı-büyük bütçeli bir felaket filmi gibiydi. İnanılmaz bir kar yağışı, hatta fırtınası. 1-2 metre ile sınırlı görüş mesafesi. Rüzgârla keskinleşen soğuk hava. Yan yatmış, ters dönmüş arabalar, kamyonlar ve tırların arasında belirginliğini kaybetmiş…
Mayıs ayıyla birlikte Ubor Metenga buluşmalarının da sonuna gelmiş olduk. Aslında buna son değil, “sezon finali” demek daha doğru olacak galiba. Çünkü gönlümüz bu öykü çözümleme buluşmalarını sonbaharda da sürdürmekten yana. Can Yayınları ve İKSV Salon, bu oturumların katılımcılar açısından mükemmel geçmesi için elinden geleni yaptı. Yine de, rezervasyonların ilk günden dolması nedeniyle, yer bulmakta zorlanan edebiyatseverler oldu. Ayrıca İstanbul dışında yaşayan okurlar da bu etkinliklere katılmak istediklerini belirten e-postalar gönderdiler. Okurun ve basının bu ilgisi, elbette Ayfer Tunç,…