Haberi okumuşsunuzdur. Buket Uzuner‘in çok okunan-çok bilinen kitabı Kumral Ada Mavi Tuna‘yı öğrencilerine ‘öneren’ bir öğretmen hakkında soruşturma açıldı. Bu soruşturmanın nedeni, kitapta ‘cinsel yönden sapkın ifadelerin yer alması’. Kartal İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, öğrencilerine bu kitabı okumalarını öneren öğretmenden ‘savunma’ istedi. Savunma talebinde altı çizilecek yerler var: Kızlı erkekli sınıf, aile kültürü, toplumumuzun kimliği, kimliği tam oturmamış öğrenciler… Bu savunma talebi metnini yazanların, bu noktaları açıklamasını çok isterdim. Ama mümkün değil. Her şey bir yana, bu muğlak noktaların net…
Roman
Her yaz aynı şey… “Yaz için okunacak kitaplar listesi” meselesi… Tembel bir dergicilik ya da gazeteciliğin her yıl tekrar eden ezberi. Arada bir bana da soruyorlar, sağ olsunlar. İnatla şu işi mevsime göre haberleştirmeyin demeye gelecek birkaç kelime geveliyorum. Sonra da ayıp olmasın diye birkaç kitap adı veriyorum. Bazen bu listelerden affımı rica ediyorum. Bugüne kadar böylesi listeler konusunda üzdüğüm-kırdığım gazeteci arkadaşım olduysa affola… Ama, siz de bana hak verin. Yaz kitapları ne demek bilmiyorum… Öğrenmeye de niyetim yok. Mevsimi…
Kısa ve sarsıcı bir roman olan Kibritleri Çok Seven Küçük Kız okurunu faşizmle yüzleştiriyor “Kardeşimle ben kâinatla baş etmek zorunda kaldık, çünkü baba bir sabah, daha gün ağarmadan, ruhunu sessizce teslim etti.” Çarpıcı bir giriş cümlesiyle başlıyor Kibritleri Çok Seven Küçük Kız. Gaétan Soucy’nin romanı 1998 yılında yayınlandığında, edebiyat dünyasının büyük bir kısmı tarafından ayakta alkışlanmış ve okurlar arasında da heyecan uyandırmıştı. Daha ilk paragraf bitmeden farklı bir hikayeyle ve dünya algısıyla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz: “Kardeşimle bana parçalanıp dağılmamamız…
İnsanlık savaşlarla, yıkımlarla, kibirle, hırsla yarattığı anafora çekiliyor her geçen gün. Nefes alamıyoruz. Boğuluyoruz. Bir parça huzurlu gökyüzü, bir parça kirletilmemiş toprak için kaçmaya, başka coğrafyalara, hatta başka hayatlara sığınmaya hazırız. Hayatın sıkıcı rutininden kaçıp kendini ait hissettiği topraklara dönmeye karar veren George Bowling’in hikayesi yıllar öncesinden gelen bir Orwell romanında karşımıza çıkıyor. Yazarın çoğu kitabında olduğu gibi zamansız ve her dem taze. Üstelik – yazarın kahramanına bilge sözler söyletmeye çalıştığı yerler dışında- sıkıcı olabilecek bu konu, tam bir İngiliz…
Sonunda uykuya dalacağım ama önce kendime sormayı beceriyorum, acaba bir gün avcıların borazanlarının halen duyulduğu bölümden adagionun mazbut olgunluğuna, oradan da sessizce mırıldandığım allegro sona nasıl geçeceğimizi bilecek miyiz; karşımızda canlı kalanlarla uzlaşma becerisini gösterebilecek miyiz? Buluşma’nın ben-anlatıcısı söylüyor bunları. Yani, devrimci yoldaşları ile birlikte Küba’ya doğru giden Ernesto Guevara. Che ve devrimci arkadaşlarının, Granma adlı tekneyle çıktıkları bu yolculuk, Küba Devrimi’nin işaret fişeğini ateşleyen büyük buluşmanın çarpıcı hikâyesi. Bu kısa ama etkileyici hikayenin yazarı, Latin Amerika edebiyatının en…
Halk Plajı’nı bir sahaf ziyareti sırasında almıştım. Çağlayan Yayınevi’nin Şubat 1954 tarihli baskısının kapağı ilgimi çekmişti öncelikle. Bu kapakların ayrı bir hikayesi var, uzun uzun araştırıp yazmak lazım. Halk Plajı’nın kapak resminde arka planda bungalov tarzı bir plaj binası var; belli ki plajın büfesi. İçinde bir adam, önünde kasketli bir adamla bir kadın, çömelmiş şortlu biri ve şezlongda güneş banyosu yapan bir beyefendi. Ama kapak resminde ilk gözümüze çarpan bunlar değil elbette. Ayak bileklerine kadar denizin içinde duran hafif balıketi,…
George Orwell, Balinanın Karnında (Inside The Whale) denemesini 11 Mart 1940’ta yazmış. Yani otuz yedi yaşında. Denemesinin merkezine aldığı kitap da Henry Miller’ın Yengeç Dönencesi. Miller’ın bu kitabı kırk üç yaşında, türlü başarısız girişimden sonra ancak sevgilisi Anais Nin’in desteğiyle yayınlatabildiğini biliyoruz. Balinanın Karnında’yı ilginç kılan noktalardan biri bu iki yazarı, Orwell ve Miller’ı buluşturması. İngiliz yazarın Yengeç Dönencesi’nin anlatılma yöntemi ve dünyasından yola çıkarak yaşadığı çağın edebiyatıyla hesaplaşmasında ilginç olan şu: Miller’ın ilk romanının otobiyografik vurgularından dem vuran Orwell’in…
Bir yazar arkadaşımla konuşuyorum. “Çok zor yazmış bu romanı, isteksizmiş ve yayıncısı çok zorlamış,” diyor. Sonra boşluğa derin bir bakış fırlatıp ekliyor: “Zaten hissediliyor o isteksizlik.” Kısa süre önce okuduğum kitapta bir ‘isteksizlik’ hissetmediğim için kendimden utanıyorum. Tanıdığım bir başka yazar “Bilineni tekrar ediyor, artık yeni bir şey söyleyemiyor,” diyor. Belli ki o da beğenmemiş romanı. Nasıl bir ‘yenilik’ beklentisi içinde olduğunu sorduğumda “Kendisini aşmasını bekliyordum, düşünsene on dört yıl sonra bir roman geliyor adamdan,” diye cevaplıyor. On dört yıl…
Bilinmeyenin peşine düşmek. Merak edileni kurcalamak. Sorulmayanı sormak. Yetişkinlerin dünyasında unutulan bu araştırmacı ruh halleri, çocukluğun fon müziğini oluşturuyor. Çocuk edebiyatı da bu müziği sıklıkla sayfalarına taşıyor . Biz yetişkinlerin çocukluk yıllarında üyesi olmak için yanıp tutuştuğu maceracı bir ekip olmuştur mutlaka. Kimimiz Jules Verne’in satırlarında “İki Yıl Okul Tatili” yaşayan yatılı okul öğrencilerinden olmak istemişizdir, kimimiz Enid Blyton romanlarından birinde “Gizli Yediler”in üyesi olmak. 1981 doğumlu İspanyol yazar Pedro Manas, “Ö.T.E.K.İ.” (Los O.T.R.O.S.) adını verdiği romanında, çocukların kurduğu yeni…
Radikal Kitap, bayram seyahatinde yanımıza hangi kitapları alalım sorusunun peşine düştüğünde aşağıdaki listeyi yazmıştım. Bir de Fil Uçuşu‘nda paylaşayım dedim. Kavgam – Karl Ove Knausgaard Norveçli yazarın altı ciltlik “itiraf” metni tüm dünyada konuşuluyor. Buna değer mi yoksa sadece sansasyonel bir metin mi? Okuyun ve kendiniz karar verin. Yalan Yıllar – Can Kozanoğlu Hem ‘Acemi Eğitimi’nin devamını okumak isteyenlere hem de Kozanoğlu’nun samimi dilini özleyenlere. Diriliş – Stephen King Yazarın tutkunları için özel bir öneri cümlesine gerek yok. Ama yine…