Bugün İskender’e veda ettik. Derman İskender Över. küçük İskender. Haberi geçen yıl Mayıs ayında almıştım. Latife Tekin titreyen bir sesle söylemişti. Bodrum’daki ilk hastane ziyaretinde iyi görmemiştim İskender’i. “Az zaman kaldı doktorlar,” demişti, “belki de birkaç hafta.” Yıl boyunca konuştuklarımız, anlattığı projeler, ziyaretler bana kalsın. Ama sonuçta o birkaç hafta, bir yıldan uzun zamana yayıldı. Hatta arada, birlikte rakı bile içtik. 26 Mart’ta “Dünya Ölmeme Günü”nde. Ne yalan söyleyeyim, iyiye gittiğine inanmıştım o gün. Can Bonomo’nun deyimiyle “iyiye gittiği illüzyonuna”…
Şiir
Levent’le dostluğumuzun temelinde “farklılık” vardır aslında. Şöyle ki… Levent’le bir bahçenin yanından geçtiğimizi düşünürüm hep. Kocaman bir bahçe ve tam ortasında güzelliğiyle insanı davet eden bir ağaç. Kimi zaman meyveli, kimi zaman kurumuş… Bu bahçenin duvarla çevrili olduğunu da düşünelim. Belki de belimize kadar gelen bir duvar. Bahçeyi görmemizi engellemiyor. Ama bir çeşit “Giriş Yasak” hali var ortada. Ağacı görüyoruz, meyvelerini seçebiliyoruz, hatta belki hafif rüzgarda yapraklarının hışırtısını duyabiliyoruz. Ama bir hamlede üstünden atayabileceğimizi bildiğimiz bir engel var ortada. Bir…
İklim Tamkan ve Senem Demircioğlu klasik müzik dünyasının yıllardır tanıdığı, özellikle Fazıl Say’ın konserlerini ve albümlerini yakından takip edenlerin ilgiyle izlediği iki yetenek. Türkiye’nin önde gelen şairlerinin şiirlerinden bestelenmiş 10 şarkıyla oluşturdukları albümleri İlk Atlas, Fazıl Say’ın sözleriyle “müzik ve yorumlanış açısından yüksek düzeyde” bir çalışma. Piyanist İklim Tamkan, Ankara ve İzmir’deki eğitiminin ardından Viyana’da solistlik ve piyano pedagojisi eğitimi almış. 2016’da Graz Eski Müzik Enstitüsü Klavsen Ana Bilim Dalı Solistlik Bölümü’ne birincilikle kabul edilmiş. Mezzosoprano Senem Demircioğlu da, 2009’da…
Yaşlanmıyor bazı dizeler. Anlattıkları taze. Söylendiği/yazıldığı gün ne anlama geliyorsa, şimdiki zamanlarda da aynı anlama geliyor. Nâzım Hikmet’in sözleri, bugünün aynası olsun. Türkiye işçi sınıfına selâm! Selâm yaratana! Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm! Bütün yemişler dallarınızdadır. Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir, haklı günler, büyük günler, gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan, ekmek, gül ve hürriyet günleri. Türkiye işçi sınıfına selâm! Meydanlarda hasretimizi haykıranlara, toprağa, kitaba, işe hasretimizi, hasretimizi, ayyıldızı esir bayrağımıza. Düşmanı yenecek işçi sınıfımıza selâm! Paranın padişahlığını, karanlığını yobazın ve…
Patti Smith, İstanbul’daydı. Zorlu PSM sahnesindeydi. İzlediğim en iyi konserler listesi yapsam, kesin yazarım bu konseri. Konserden öte bir şeydi zaten. Müzik tarihiydi, şiirdi, sevecendi, saldırgandı, ölümdü, doğumdu, barıştı, öfkeydi, anneydi, babaydı… Ayindi. Gloria, Redondo Beach, Free Money, Birdland, When Doves Cry, Because the Night, My Generation ve çok haha fazlasıydı. Bir pagan dansıydı, gitarın sapında tonlarca basıncı taşıyan tellerin kopuşuydu. Bu harika fotoğraf Muhsin Akgün‘ün imzasını taşıyor. Instagram hesabından aldım Fil Uçuşu’na koymak için. Muhsin’in o gece harika fotoğraflar…
Burada gözümüzün yağını azaltmaz hiç gökyüzü. Bu ülkede, sırtımızda taşıdığımız kayanın yarı ağırlığını yüklenir güneş. Böyle diyor Yannis Ritsos, Cevat Çapan çevirisiyle, ‘Yunanlıların Öyküsü’ şiirinin üçüncü bölümünde. Sanatoryumda geçen yıllarının ardından komünist gruplara katıldığında yirmi iki yaşında bir genç Ritsos. ‘Epitaphios’ adlı uzun şiiri, faşist cunta tarafından Atina’daki Zeus Tapınağında törenle yakılan, 1948-1952 arasını Ege Adalarında sürgünde geçiren bir şair Ritsos. Yunan toprağının kokusunu, şiirine benzersiz bir anlatımla katmayı başarmış, yalınlığın ozanı Yannis Ritsos. Tüm dünya Yunanistan’ı, SYRİZA’nın başarısını ve…
…Melih Cevdet, yakın dostları Sait Faik ve Orhan Veli ile, bir biranın başında, bir umudun eşiğinde, beyazlar içinde… Melih Cevdet Anday (13 Mart 1915 – 28 Kasım 2002) Kuşlar yağmur yağdırır da Yağmur güneşe vururdu ya Ben sana gelirdim (Sevincin Yarısı şiirinden)
Sylvia Plath imzalı bir kitap: “Drawings”. Shakespeare & Co. kitabevinin, küçük bölmelerinden birinde, rafların arasında çıktı karşıma. Tam da harika Rutu Modan’ın bir kitabını koltuğumun altına sıkıştırmış, cebimdeki parayı hesaplamakta olduğum bir anda. Ama söz konusu Plath olunca, durmak mümkün değildir. Yirmili yaşlarımda başlayan okur hayranlığım, her okumada bir adım ileri gitmiştir. Plath’in desenlerini içeren bir cilt elimizdeki. Kızı Frieda Hughes’un önsözüyle giriyoruz kitabın dünyasına. Bir anne olarak değil, bir sanatçı olarak Sylvia Plath’i anlattığı satırların arasında gezinirken, De Chirico,…
Tuncel Kurtiz’le sohbet edebilmek. Düşüncesi bile güzel. Şanslıyım ki, bu güzelliği yaşadım. En uzun sohbetlerimizden birini, Ahmet Boyacıoğlu’nun “Siyah-Beyaz” filmi öncesinde yapmıştık. Nasıl da keyifliydi o gün. Ankara’nın eşsiz galeri-barı Siyah-Beyaz üstüne konuşurken, mekanla ilgili kişisel hikayemi anlatmıştım Tuncel Abi’ye. İlgiyle, daha da ötesi sevgiyle dinlemişti bu hikayeyi. Geçmişten gelen cümlelerin tozlu güzelliğine sığınacağına, geleceğe dair ışıklar düşürmüştü ortama. Daha yıllar yılı çalışmayı, üretmeyi düşünüyordu. Sonraki buluşmamızda biraz yorgun görmüştüm onu. Samimiyetle sormuştum “Nasılsın?” diye. Bir yanı her zaman olduğu…
Teklif Metin Celâl‘den geldi. Özgür Edebiyat dergisinin “Yazarın Masası” köşesi için benimle bir söyleşi yapmak istediklerini söyledi telefonda. Söyleşiyi 5 Temmuz 2012‘de gerçekleştirdik. Saat 10’da sohbet edeceğimiz tiyatro mekanına doğru giderken yolda Adnan Özer‘le karşılaştım. Merdivenleri beraber çıktık. Atilla Birkiye çoktan gelmiş, taze çekilmiş kahveyi makineye koymuştu. Kayıt cihazını ne ara açtılar, sohbet söyleşiye ne ara dönüştü farkında değilim açıkçası. Sonunda ortaya benimle yapılmış en uzun söyleşilerden biri çıktı. Özgür Edebiyat’ın Eylül-Ekim 2012 tarihli 35inci sayısında yayımlanalı aylar oluyor, kişisel…