Bir Chuck Palahniuk söyleşisi. citysearch.com’dan Çağkan Sayın aracılığıyla Fil Uçuşu’na düşmüş satırlar. Palahniuk’tan, Hollywood’un elitleriyle takılma, kitap turları ve az uykuyla çalışmanın nasıl birşey olduğu hakkında mırıldanmalar. Ölüm Pornosu çevirisinin yargı sürecinde olduğu günler. Bu söyleşiyi biraz bu nedenle paylaşıyorum Fil Uçuşu’nda. Biraz da Dövüş Kulübü‘nün o yıkıcı ruh haline yakın hissettiğim günlerden geçtiğim için. Dövüş Kulübü, 1996’da yayımlandığında, yayıncılık dünyasının çalkantılı okyanusunda, az ama belirgin bir şekilde dikkatleri üstüne çekmiş, ilk baskısının üç yıl sonrasında bu X kuşağı hikayesi bir…
Sinema
…Federico Fellini, “dışarıdan – içeriye” bakmaktadır! Federico Fellini (20 Ocak 1920, Rimini – 31 Ekim 1993, Roma) Fellini, 1965 tarihli Ruhların Giulietta’sı (Giulietta Degli Spiriti) filminin setinde. Sadece filmleriyle değil hayatıyla da çok şey öğretmiştir bana. Bütün filmlerine şapka çıkartmakla beraber, tümüyle kişisel nedenlerden, her daim Amarcord diyorum büyük ustaya…
Yirmili yaşlarımda, çalışma masamın karşısındaki mantar panoya raptiye ile tutturulmuş fotoğraflardan birinde Marilyn Monroe bir tren garı gülümsemesiyle bana bakardı. Fotoğrafta bu ikon oyuncunun gülümsemesi kadar, o garda olma hali hoşuma giderdi. Sağa sola koşturan insanlar, gidenler, gelenler… Bütün o hayat acelesinin içinde gidenlerden biri olduğumu düşünürdüm sanırım; çoğu genç gibi ben de gidebilmenin mümkün olduğu bir yetişkinliğin hayalini kuruyordum sanırım. Üstelik bu hayalimi, böyle güzel bir gülümseyişle üst üste bindirmek de hoşuma gidiyordu. Neredeyse bütün filmlerini defalarca izlediğim, hem…
Sinema dünyasından gelen haberler heyecan verici: * Aslı Özge, bol ödüllü filmi “Köprüdekiler”den sonra sete ne zaman çıkacağı merakla beklenen isimlerdendi. Özge, “Kadın ve Erkek” adını verdiği yeni projesiyle kamera arkasına geçti bile. Projenin başrol oyuncularından biri Mahir Günşiray. * Yapımcılığını Haşmet Topaloğlu’nun üstlendiği Belmin Söylemez’in ilk uzun metraj filmi “Şimdiki Zaman” ise Sanem Öge, Şenay Aydın ve Ozan Bilen’li kadrosuyla 2012 takviminde izleyiciyle buluşacağı günü bekliyor. Filmle sadece karakterlerinin değil izleyenlerinin de “falına bakmaya” hazır. * Yeni Sinemacılar da…
Not: Bu yazı filmin hikayesi ve sonu hakkında bilgiler içermektedir. İzlememiş olanlar için hatırlatayım. Bir uyarlama yaparken bakış açısı konusunda cesur kararlar vermek. Kevin Hakkında Konuşmalıyız (We Need To Talk About Kevin)’ı izlerken bu cesareti düşündüm en çok. O basit soruyu bu film için de soralım. Kevin Hakkında Konuşmalıyız iyi bir film mi? Cevabım; Evet. Açıkçası başta süresinin uzunluğu olmak üzere katılmadığım yönleri var. Kevin’le ilgili kimi kadrajların korku filmi estetiğine kurban edilmesi, kutsal aile klişelerini kimi zaman altını çizerek…
The Artist, iyi bir film. Zaten Cannes’dan bu yana aldığı ödüllere bakınca aksini söylemek mümkün değil. Beğeni ve ödül fırtınası sadece Avrupa’da esmedi üstelik; esintinin şiddeti Amerika dağıtımı ile arttı. Hatta daha da iddalı konuşmak gerekirse, Amerika filme Avrupa’dan daha çok bağlandı, daha çok alkışladı. Filmin sinemanın ilk yıllarına yerleşen, sessiz yıllardan sesli yıllara geçişi fona alan ve o dönemin ruhundaki olay örgüsünü ve bütün bu yapıyı türlü gönderme ile izleyenine aktaran hikayesini anlatmayacağım. O kadar çok yazıldı ki, bilmeyen…
Beğendiğim filmlerin eleştireceğim yönleri olduğu gibi, beğenmediğim filmlerin de unutulmayacak güzellikte sahneleri vardı. Yani beğendiğim-beğenmediğim şeklindeki bu kaba ayrım, detaylara girince anlamını yitirebilir. Ayrıca öznel bir listedir bu. Aslında zaman buldukça her film icin ayrı bir yazı yazmak gerekiyor. Son birkaç ay içinde izlediğim filmlerden aklıma ilk anda gelenleri not ediyorum buraya. Beğendiğim Filmler: * A Separation (Bir Ayrılık) – Asghar Fahradi * The Artist – Michael Hazanavicius * Moneyball – Bennet Miller * We Need To Talk About Kevin –…
9. İstanbul İdare Mahkemesi 12.05.2010 tarihinde Emek Sineması için öngörülen projenin “uygulanması halinde telafisi güç ya da imkansız zarar doğuracak nitelikte olduğu” gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar vermişti. Kararın ardından, 14.12.2010 tarihinde üç uzmandan oluşan bilirkişi heyeti, incelemesini yapmış ve 18.04.2011 tarihinde mahkemeye sunduğu raporda iki uzman dava konusu projenin kültür dokusuna uygun olmadığını belirterek yürütmeyi durdurma yönünde karar vermişti. 01.12.2011 tarihinde, bilirkişi raporuna ve 2010 baharından itibaren devam eden kamuoyunun verdiği mücadeleye rağmen, 9. İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulmasını iptal etti!…
• Adana günleri güzel geçti. Derviş Zaim başkanlığındaki jüri, her anlamda verimli çalıştı. Benim için bir sinema kampında olmak gibiydi. Sabah erken kalkış, hafif bir kahvaltı ve ardından gün boyu film izlemek. İçe dönük bir sürecin içinden geçmek. Film boyunca alınan karışık notların, bir otel odasında temize çekilmesi. Sonra uzun süren konuşmalar. Kimi zaman konuşulan filmden çıkıp sanat görüşleri üstüne fikir jimnastikleri. Üstelik çok eğlenceli bir kadroydu. Kısacası, hayatımın en güzel kamplarından birini yaşadım. • Adana dönüşü, iş temposu doğal…
• Yoğun bir çalışma dönemi. Defterlerin ve bilgisayarın başında geçirilen saatler. Mürekkebi biten dolmakalemler, durmadan açılan kurşunkalemler. Sayfalardaki karalamalar, yırtılıp çöpe atılan kâğıtlar. Daha da azaltmak, giderek yok etmek. Dinlenen şarkılar. İçilen kahveler. Şimdi biraz daha sakinim. Biraz daha sakin. Özellikle bayramda Ayvalık-Cunda hattında geçirilen günler ve çalışma saatlerinin bu sükûnete büyük katkısı oldu. O bir türlü noktayı konduramadığım son metinle ancak orada vedalaşabildim. Sonunda bitti. Bitti. • Orhan Pamuk’un Türkçeye “Saf ve Düşünceli Romancı” olarak çevrilen kitabını İngilizcesinden okumuştum….