Edebiyat

minare

23 May: Engin Ergönültaş’tan İnsanlık İmlasının İhlallerine Selam

Bir süre önce Fil Uçuşu’nda, okumadığım bir kitabı önermiştim: Engin Ergönültaş‘tan “Minare Gölgesi”. Buradaki vurgu, okumamış olduğum kitap kısmında. 8 Mart tarihli ve “Engin Ergönültaş’tan Bir Roman: Minare Gölgesi” başlıklı o yazıdan sonra bir okur haklı olarak, okuamdan kitap önermem konusunda beni eleştirmişti. Oysa yazı heyecanla beklenen bir romanı, çok kişiyle aynı anda okuyabilmenin tavsiyesi idi. Şöyle demiştim: “İletişim Yayınları‘ndan ustanın romanının çıkacağı haberi geldiğinden beri heyecanlıyım. Sonunda dayanamadım, okumadan tavisye etmeye karar verdim. Ama tavsiyem romanla sınırılı değil. Ulaşabildiğiniz…

eglence

15 May: Çılgın bir eğlence!

İtalyan yazar Niccolo Ammaniti’nin şenlikli romanı “Eğlence Başlasın”, Mantos ve Ciba’nın paralel akan hikayesi çerçevesinde şenlikli, tuhaf, karmaşık bir atmosfere davet ediyor okurunu. Saverio Moneta ya da karanlık dünyasının görkemli adıyla Mantos, ‘Abaddon’un Vahşi Hayvanları’ adlı satanist grubun lideri. Ancak şeytanın hizmetinde en akıl almaz eylemlere imza atarak kötülüğün tarihine adını yazdırmak isteyen bu grup sadece dört kişiden oluşuyor. Toplumsal piramidin dibinde yer alan dört zavallı. Zaten liderleri Mantos da ancak kayınpederinin yanında köle gibi çalıştığı mobilya mağazasındaki mesaisinden ve…

images

31 Mar: Zadie Smith’ten Yazarlık Kanunları

Yazarlar arada bir “yazmak”la ilgili olmazsa olmazlarını kurallar-kanunlar halinde sıralamayı sever. Hem yazmak isteyenlere öneridir bu listeler hem de kendilerinin yazıya bakışı açısından küçük notlar. Ben de bu notları okumayı özellikle sevenlerdenim. Zadie Smith‘in kanunları daha önce dergilerde yayımlandı. Hatta açıkçası Fil Uçuşu’nda da paylaşmış olabilirim. Paylaşmadıysam ilk olsun, paylaştıysam tekrar için affola. İşte Zadie Smith’in on maddelik listesi: 1. Henüz çocukken çok kitap okuyun. Okumaya yaptığınız diğer şeylerden daha fazla zaman ayırın.   2. Büyüdüğünüz zamansa kendi yazdıklarınızı bir…

2177-Satranc

21 Mar: Farklı çevirilerle de olsa Stefan Zweig

Yayıncıların dilinden konuşacak olursan “teliften düşmüş” kitapların aynı zamanda okurun kafasını karıştıran kitaplar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. O meşhur klasikler iyi-kötü çevirilerle, özenli-özensiz baskılarla birçok sayıda yayınevi tarafından basılır, okurun karşısına getirilir. Sonuçta olan okura olur. Kafalar karışır. Çevirisiyle, redaksiyonuyla, baskısıyla ve daha pekçok özelliğiyle alkışı hakeden yayınevlerine lafımız yok. Ama tam bu noktada okurlara bir öneri; sadece kitabın adıyla, yazarıyla ilgilenmeyin; yayınevine, çevirmenine, editörüne mutlaka bakın. İyi okur olmanın bir adımı da, iyi kitaba doğru kaynaktan ulaşmayı öğrenmek. Şimdi gelelim…

Metis

17 Mar: Hür Yumer: “Ahdımvar”

Kitabın arka kapağındaki fotoğrafına bakıyorum uzun uzun. Kucağındaki kedi, kediseverlerin o çok iyi bildiği hareketle yarı teslim olmuş yarı kaçmak ister bir halde. Sağ omzuyla kedinin başını objektife yönlendirmeye çalışmış Hür Yumer. Sanki başıyla da yön vermek istemiş; gözleri son anda muzipçe yakalamış fotoğraf makinesini. Çenesindeki çukur yukarı kıvrılmış, bir iki saniye içinde gülümsemesinin kahkahaya döneceği kesin. Belki de bir söz çıkacak ağzından, muhtemel ki “Bak, bak, şuraya bak,” diyecek kucağındaki kediye. Kedinin adı ne acaba? Fotoğraf altındaki ilk cümleye…

Dergi-35-kapak-206x300

09 Şub: Yazarın Masası: “Edebiyat Alanındaki Yalnızlığımı Seviyorum”

Teklif Metin Celâl‘den geldi. Özgür Edebiyat dergisinin “Yazarın Masası” köşesi için benimle bir söyleşi yapmak istediklerini söyledi telefonda. Söyleşiyi 5 Temmuz 2012‘de gerçekleştirdik. Saat 10’da sohbet edeceğimiz tiyatro mekanına doğru giderken yolda Adnan Özer‘le karşılaştım. Merdivenleri beraber çıktık. Atilla Birkiye çoktan gelmiş, taze çekilmiş kahveyi makineye koymuştu. Kayıt cihazını ne ara açtılar, sohbet söyleşiye ne ara dönüştü farkında değilim açıkçası. Sonunda ortaya benimle yapılmış en uzun söyleşilerden biri çıktı. Özgür Edebiyat’ın Eylül-Ekim 2012 tarihli 35inci sayısında yayımlanalı aylar oluyor, kişisel…

images

27 Oca: Man Booker Adayları Belli Oldu

Fil Uçuşu takipçileri, her yıl Man Booker adaylarının açıklanmasıyla listenin bu sayfada paylaşılmasına alıştı. Listeyi yine paylaşalım ama bir de jüriyle ilgili önemli bir bilgiyi hatırlatalım. Sir Christopher Ricks ile birlikte jürideki isimler; Aminatta Forna, Yiyun Li, Tim Parks ve Elif Batuman. Türk asıllı Amerikalı bir yazar ve akademisyen olan Batuman’ın böylesine önemli bir jüride yer alması dikkate değer. Gelelim bu yılın kısa listede yer alan yazarlarına: U.R. Ananthamurthy (Hindistan) Aharon Appelfeld (İsrail) Lydia Davis (ABD) Intizar Husain (Pakistan) Yan…

1033906-premiere-bande-annonce-officielle-pour-620x0-1

27 Oca: Günlerin Köpüğü, Boris Vian, Michel Gondry ve ben

Yıl 1984… Yaşım on altı…. Ankara’da Kuğulu Park’ın sessiz banklarından birinde, olağanüstü iki hediye alıyorum. Boris Vian‘dan “Günlerin Köpüğü” ve fotokopiyle çoğaltılarak hazırlanmış bir dosyada Arkadaş Z.Özger‘den “Sakalsız Bir Oğlanın Tragedyası”. Bir solukta okuyorum ikisini de. Aşığım, daha çok aşık oluyorum. Fena halde on altı yaşındayım. Anlayacağınız, kitapla tanışmamdan bu yana neredeyse otuz yıl geçti. Otuz yılın içinde dönüp dolaşıp okuduğum kitap, zihnime her seferinde farklı imgeler düşürdü. O büyülü-büyüleyici atmosferi her seferinde yeni bir görselliğe taşıdım. Bir yandan da sorup…

Auster-Coetzee

21 Oca: İki Yazarın Terapi Seansı

2008 yılında tanışan, dünya edebiyatının en önemli isimleri J. M. Coetzee ve Paul Auster‘ın mektuplaşmaları “Şimdi ve Burada”, sanattan siyasete, spordan savaşlara, ekonomiden insan ilişkilerine kadar pek çok konuyu içeriyor… Teklifin daha münzevi bir hayatı seçmiş olan Coetzee’den gelmesi ilginç. Üstelik ilk mektubu yazarak, kapıyı açan ve dostluğun tutkusal bağların açığa vurulmamış bir biçimi olarak satırlara yayılmasını sağlayan da Coetzee. Bu ilk mektuba Auster’ın alıntılarla, yorumlarla ve anılarla dolu cevabı, kitabın daha ilk sayfalarından başlayarak, iyi bildiğimizi sandığımız konularda bile,…

15 Oca: Türkiye’de kişi başına yılda kaç kitap düşüyor?

Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB) tarafından 2012’nin verileri açıklandı. Elbette rakamlar üstünden konuşan bu verileri, içerikle ilişki birimine çevirdiğimizde konuşulacak konular farklı oluyor. Ancak istatistiklere çoğunlukla sırtını yaslamayan biri olarak kimi zaman rakamların da bir şeyler anlattığını iyi bilirim. Türkiye’de kitap basımı üstünden göreceğiniz rakamlarda da böyle bir durum var. Örneğin toplam üretim rakamında MEB tarafından okullara ücretsiz dağıtılan ders kitaplarının dahil olduğunu hemen söyleyeyim. Bu rakamların içinde temel cümle “2012 yılında Türkiye’de kişi başına 6,4 kitap düşmekte,” cümlesi. Bu rakamın içerik olarak…