Edebiyat

joyce

14 Şub: Günden Kalanlar.22

• Tanpınar’ın “Yaz Yağmuru” öyküsü çağırıverdi. Öyküyü (ve elbette Tanpınar’ın bütün öykülerini) her okuyuşta, en geniş anlamıyla rüya kavramını yeniden düşünüyorum. Rüyayı sadece bir davranış ya da çağrışım kaynağı olarak görmekle sınırlı kalmayan, öykünün atmosferine bir mekan olarak kurgulayan estetik anlayışından etkilenmemek olanaksız. Ne zaman Tanpınar okusam, hem bu yazarın hem de rüyaların merkezde olduğu Ayfer Tunç’lu, Murat Gülsoy’lu sohbetlerimizi anıyorum. Sözün özü; Tanpınar okumayı özlemişim. • “Bir de Baktım Yoksun” Arapçaya çevrildi ve Mısır’da yayımlanacak. Bugün Etrac Yayınevi’nden ve…

mse

13 Şub: Sözlük.23

T TÜTÜN: Tütünün, sigaranın yeri yazan insan için de, okuyan insan için de, yazının kendisi için de başkadır. Tütün düşkünlüğünü bilinenin dışında gösteren bir öykü karakteri, bu sancılı alışkanlığın gülümseyen yüzünü gösterir bizlere; Mahmut Efendi. Mahmut Efendi “mekruh” dediği tütüne para vermektense eş-dost tabakalarından otlanmayı adet haline getirmiştir. İşin kötüsü tütünün saçağını içer, tabaka sahibine sadece tozu kalır. Serzenişte bulunulduğunda ise “Ben içmeseydim de sen içseydin, daha mı kâr edecektin?” deyiverir. Otlakçı olduğunu yüzüne vuran öykü anlatıcısına önce küser, sonra…

29 Kas: Dijital Çağ: Edebiyat nereye?

Dijital Çağ yayıncılığın dinamiklerini neredeyse tümüyle değiştireli çok oluyor. Geleneksel ofset baskı tekniğinde kullanılan film ve klasik anlamdaki kalıp gibi iki vazgeçilmez unsurun ortadan kalktı artık. Metin, çizim, fotoğraf, grafik doküman bilgisayar ortamında işleniyor, sonrasında da ya doğrudan baskı materyaline aktarılıyor ya da sayısal ortama yükleniyor. Üstelik bütün bu teknoloji, farklı beceri katmanlarında da olsa, ulaşılabilir ve hatta paylaşılabilir bir yapı içinde herkese eşit uzaklıkta duruyor. Paylaşılabilirlik meselesi önemli. Çünkü bu, bir anlamda çığ etkisi yaratıyor ve teknolojinin bir merkezden…

gp_805058

28 Kas: Avrupa Yazarlar Parlamentosu Deklarasyonu

Avrupa Yazarlar Parlamentosu sonuçlandı. V.S.Naipaul bu toplantılara gelmedi. Yani gelmemesi için gösterilen çabalar karşılığını buldu. Naipaul’u okumadan, başka yazarların Naipaul üstüne yazılarını referans vererek “İstemezük!” hareketini başlatan Hilmi Yavuz’un yazısından sonra konuya “Acaba?” diye yaklaşan basın, yazarın gelmeyeceğini öğrendikten sonra, iniltili bir sesle “Biz ne ettik?” ırmağında yıkanmaya başladı. Sorun, düşünce özgürlüğü ve tahammül ekseninden, yine kendimizi Batıya rezil ettik paniğine kaydı. Bir başka görüş ise “Keşke gelseydi de, özür diletseydik,” diye haykırdı. Toplantılar, bu anlaşılmaz tahammülsüzlüğün gölgesinde yapıldı. Açılışında…

pinkfloydballet

25 Kas: Günden Kalanlar.08

• Avrupa Yazarlar Parlamentosu. “Dijital Çağda Edebiyat” komisyonunun bir üyesi olarak gün boyunca toplantıdaydım. Sabah gerçekleşen açılış töreninde katılımı az buldum. Murat Belge’nin etimolojik bir çerçeveden yola çıkarak yaptığı “Literature/Edebiyat” karşılaştırması dikkat çekiciydi. Ama asıl vurucu konuşma İngiliz yazar Hari Kunzru’dan geldi ve kapanış deklarasyonunda 301 ile ilgili bir görüşün yer alması konusundaki beklentisini dile getirdi. (Deklarasyon Cumartesi günü tamamlanacak.) Öğleden sonra ilk toplantı gerçekleşti. Murat Gülsoy, Hakan Günday, Hakan Bıçakçı ve Kaya Genç’le, komisyonumuzun, genel olarak ortak görüşleri paylaşan…

fft5_mf40785

05 Tem: Füsun Akatlı

Kültür dünyamız en önemli aydınlarından, en aydınlık yüzlerinden birini kaybetti. Eleştirel düşünce ağacının önemli köklerinden biri yok artık. Bir süredir hastaydı ama yine de konduramıyorduk ona ölümü. Geçen yaz, Zeynep’le Çapa’nın bahçesinde çay içip durumunu konuşurken, aklımıza hiç kötü şeyleri getirmemiştik. İyileşsin de bir yemeğe çıkalım diyorduk sadece, anlatacaklarımız birikmişti ne de olsa. Hastalığı süresince yaşananlarla nasıl da tatlı dalgasını geçecekti, gülüşecektik. Neyse ki o yemeğe çıktık, yine çınlattık kadehleri. Hatta tedavi sonrasında birlikte çalışmaya da devam ettik. Liselerarası bir…

yusuf

17 May: Görsel Hafıza Oluşturmak

Basit bir merakla imgelerin peşine düşüyorum. Önce kütüphanemde bir tarama yapıyorum. Ardından Google’a başvuruyorum. Yusuf Atılgan’ın fotoğraflarını arıyorum. On taneyi bulmuyor ulaşabildiklerim. Çoğu YKY tarafından basılan kitaplarının kapağında kullanılmış fotoğraflar. Çoğu aynı yıllarda, 70’lerin ikinci yarısından sonra çekilmiş fotoğraflar. Okuduğum her eseriyle beni sarsmayı başarmış bir yazarın, bu kadar az fotoğrafını biliyor olmamıza şaşıyorum. Yazarın görünürlüğü ve yazar imgesinin kitapların önüne geçmesi sıkıntılı bir konu. Yusuf Atılgan’ın fotoğraflarını ararken yine aynı konuyu düşünüyorum. Atılgan’ın (ya da fotoğraf ile arası iyi…