…Melih Cevdet, yakın dostları Sait Faik ve Orhan Veli ile, bir biranın başında, bir umudun eşiğinde, beyazlar içinde… Melih Cevdet Anday (13 Mart 1915 – 28 Kasım 2002) Kuşlar yağmur yağdırır da Yağmur güneşe vururdu ya Ben sana gelirdim (Sevincin Yarısı şiirinden)
Edebiyat
Dashiel Hammett adı ile tanışmam “Malta Şahini” filmiyle olmuştu. Arkası geldi. ‘Kara Polisiye’lere olan merakım, düşkünlüğüm yıllar içinde, hem Hammett’ın hem de türün diğer önemli isimlerinin bulabildiğim kitaplarına sarılmamla iyice arttı. Açıkçası kimi zaman çözümleri pek sevmem, kimi zaman sahneleri fazla “kurulmuş” bulurum, kimi karakterler tam anlamıyla “yapıştırma” gelir, falan filan… Ama türün öyle örnekleri vardır ki, sadece bir polisiye değil, toplumsal bir harita, bir dönem yorumu ve hatta giderek karanlık sokaklara bakmaktan çekinmeyen bir sivil tarih okuduğunuzu anlarsınız. Hammett’ın…
İşte Fil Uçuşu’nda kişisel bir not. Kendi tarihime kayıt düşüyorum izninizle. İngilizce’sine cesaret edemediğim/edemeyeceğim için yıllardır Türkçeye çevrilmesini beklediğim Solgun Ateş, üç gündür başucumda. Yavaş yavaş, sindire sindire okumaya/anlamaya çalışıyorum. Kimi zaman tekliyorum, kimi zaman düşecek gibi oluyorum ama çoğunlukla yerden bir karış yukarıdayım. Severim Nabokov‘u. Çok severim. Her yazdığı, bir derstir benim için. Ama bu başkaymış, çok başkaymış. Daha ilk sayfalardan başlayarak nasıl bir heyecan sardı beni, anlatamam. Okuduğum Nabokov’ları yeniden okuma isteğinin doğması da ayrı bir heyecan. Sürdüğü…
“Aile Çay Bahçesi” ile ilgili yazı ve söyleşileri, Fil Uçuşu’nda paylaşıyorum arada. Hem derli toplu dursunlar hem de kişisel bir arşiv oluşsun diye. Bu kez Azerice bir metin geliyor. Yazan Melahet Adilova. Kitabı bitirdikten sonra, notlarını Facebook sayfasında paylaşmış. Beni de bir mail aracılığıyla bu yazıdan haberdar etti. Şöyle diyor Adilova: “Size Aile Çay Bahçesi için teşekkür etmek istedim. Yaşayan yazarlara teşekkür etmek gibi bi lüksü var okurların. Notum Azerice belki anlamakta zorluk çekersiniz ama ne kadar beğendiğimi, değil Azerice,…
Hikmet Hükümenoğlu ile “47 Numaralı Kamara”kitabı ile tanımıştım. Ama bir blogger olduğunu çok yakın zamanda öğrendim. Hükümenoğlu, blogundaki ‘Okuma Notları’nda “Aile Çay Bahçesi”nden söz etti. Notlarından birini paylaşayım. Diyor ki Hikmet Hükümenoğlu: “Aile Çay Bahçesi’nin boğucu atmosferi, rahatsız edici konusu ve kendini sevdirmeyen kahramanlarıyla çok satanlar raflarında yer alması, hem Yekta Kopan’ın başarısı, hem de edebiyat piyasamız için bir umut ışığı. Kitap kulüplerinde okunup üzerinde konuşulacak ideal romanlardan biri olduğunu da not edeyim.” Notların gerisini ve yazının tamamını okumak isteyenleri…
Yusuf Çopur, değerli bir eğitimci ve yazar. Taraf Kitap için “Aile Çay Bahçesi” ile ilgili bir söyleşi yapmak istediğini söylediğinde çok sevindim. Bir süredir Belçika’da yaşıyor Yusuf Çopur. Dolayısıyla bu söyleşiyi internet üstünden yaptık. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle… Öykü geleneğinden gelen biri olarak ikinci romanınızla çıktınız okur karşısına. Öyküden romana nasıl bir yolculuğun ürünü Aile Çay Bahçesi? Kurmaca metinlere bir bütün olarak bakmayı seviyorum. Okurken de yazarken de ve yazmak üstüne düşünürken de kendimi türlerin arasına sıkıştırmayı, metinle ilişkiyi…
21 Kasım 2013 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki için Gamze Akdemir’in yaptığı söyleşi… Müzeyyen ne zaman yeni bir hedef belirlese hayatında, karışıyor zaman. O hedefe ulaşıncaya kadar karmakarışıyor dünyası. Hayat kovalıyor özellikle baba-kızın ense takibinden, kaçar gibi yaşıyorlar onlar da… Saatteki o “saniye kolu” ise durmadan koşuyor, o koştukça Müzeyyen nefes nefese! Ve evvel zaman içinde Çınaraltı Aile Çay Bahçe’nde evlenmiş, saatçi Nejat Bey ile elleri çamaşır suyu kokulu evhanımı Meral Hanım’ın o cici kızı, uslu kızı, aferinlik Müzeyyen asıyor…
… Türk romanına olağanüstü karakterler hediye eden bir yazarın, Yusuf Atılgan’ın dünyayla mücadelesi 9 Ekim 1989 günü sonlanır. Şimdi okurları devam ediyor mücadeleye; her bir kitabıyla, satırıyla çoğalarak… Yusuf Atılgan (27 Haziran 1921 – 9 Ekim 1989)
Aile Çay Bahçesi’yle ilgili ilk söyleşi Radikal Kitap Eki için, Burcu Aktaş tarafından yapıldı. Aile çay bahçesi… Ailenin öğretilmiş “mutlu ve kutsal” görünümünün ardındaki mutsuzluğu, ikiyüzlülüğü anlatan bir yer. Yekta Kopan’ın yeni romanına bu ismi seçmesi elbette tesadüf değil. Çünkü Kopan kitabında bir aile hikâyesi anlatıyor. Bunu yaparken iki kız kardeşi merkeze alıyor. Psikolojik yapısı ince ince dokunan Aile Çay Bahçesi, Müzeyyen ile edebiyatımıza unutmayacağımız bir karakter armağan ediyor. Kopan, metinlerinde sıradanlığın içinde saklı duran etkileyiciliği bir anda önümüze koyar. Bu…
Aile Çay Bahçesi ile ilgili söyleşileri, her şeyden önce kendime düzenli bir arşiv olsun diye, Fil Uçuşu’nda paylaşmaya çalışacağım. Aşağıda Cem Uçan’ın BirGün gazetesi için yaptığı söyleşi var. Aile Çay Bahçesi, Yekta Kopan’ın Can Yayınları’ndan çıkan yeni romanı. Roman, aile kurumu, birey olmak ve bir başkasının varlığına göre tanımlanmak gibi temel insani meseleleri odağına alıyor. Ana karakter Müzeyyen, evreni ve kendi konumunu anlamak için cevaplar kadar soruların da önemli olduğunu okura hatırlatıyor. Biz de kitabın raflarda yerini almasının hemen ardından…