Edebiyat

unnamed

25 Kas: Nabokov’un Solgun Ateş’i

İşte Fil Uçuşu’nda kişisel bir not. Kendi tarihime kayıt düşüyorum izninizle. İngilizce’sine cesaret edemediğim/edemeyeceğim için yıllardır Türkçeye çevrilmesini beklediğim Solgun Ateş, üç gündür başucumda. Yavaş yavaş, sindire sindire okumaya/anlamaya çalışıyorum. Kimi zaman tekliyorum, kimi zaman düşecek gibi oluyorum ama çoğunlukla yerden bir karış yukarıdayım. Severim Nabokov‘u. Çok severim. Her yazdığı, bir derstir benim için. Ama bu başkaymış, çok başkaymış. Daha ilk sayfalardan başlayarak nasıl bir heyecan sardı beni, anlatamam. Okuduğum Nabokov’ları yeniden okuma isteğinin doğması da ayrı bir heyecan. Sürdüğü…

25 Kas: Melahet Adilova; Azerbaycan’dan bir okur

“Aile Çay Bahçesi” ile ilgili yazı ve söyleşileri, Fil Uçuşu’nda paylaşıyorum arada. Hem derli toplu dursunlar hem de kişisel bir arşiv oluşsun diye. Bu kez Azerice bir metin geliyor. Yazan Melahet Adilova. Kitabı bitirdikten sonra, notlarını Facebook sayfasında paylaşmış. Beni de bir mail aracılığıyla bu yazıdan haberdar etti. Şöyle diyor Adilova: “Size Aile Çay Bahçesi için teşekkür etmek istedim. Yaşayan yazarlara teşekkür etmek gibi bi lüksü var okurların. Notum Azerice belki anlamakta zorluk çekersiniz ama ne kadar beğendiğimi, değil Azerice,…

22 Kas: Hikmet Hükümenoğlu’nun ‘Okuma Notları’

Hikmet Hükümenoğlu ile “47 Numaralı Kamara”kitabı ile tanımıştım. Ama bir blogger olduğunu çok yakın zamanda öğrendim. Hükümenoğlu, blogundaki ‘Okuma Notları’nda “Aile Çay Bahçesi”nden söz etti. Notlarından birini paylaşayım. Diyor ki Hikmet Hükümenoğlu: “Aile Çay Bahçesi’nin boğucu atmosferi, rahatsız edici konusu ve kendini sevdirmeyen kahramanlarıyla çok satanlar raflarında yer alması, hem Yekta Kopan’ın başarısı, hem de edebiyat piyasamız için bir umut ışığı. Kitap kulüplerinde okunup üzerinde konuşulacak ideal romanlardan biri olduğunu da not edeyim.” Notların gerisini ve yazının tamamını okumak isteyenleri…

22 Kas: Yusuf Çopur’un sorularıyla “Aile Çay Bahçesi”

Yusuf Çopur, değerli bir eğitimci ve yazar. Taraf Kitap için “Aile Çay Bahçesi” ile ilgili bir söyleşi yapmak istediğini söylediğinde çok sevindim. Bir süredir Belçika’da yaşıyor Yusuf Çopur. Dolayısıyla bu söyleşiyi internet üstünden yaptık. En kısa zamanda görüşmek dileğiyle… Öykü geleneğinden gelen biri olarak ikinci romanınızla çıktınız okur karşısına. Öyküden romana nasıl bir yolculuğun ürünü Aile Çay Bahçesi? Kurmaca metinlere bir bütün olarak bakmayı seviyorum. Okurken de yazarken de ve yazmak üstüne düşünürken de kendimi türlerin arasına sıkıştırmayı, metinle ilişkiyi…

21 Kas: Cumhuriyet Kitap Eki’nde “Aile Çay Bahçesi”

21 Kasım 2013 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Kitap Eki için Gamze Akdemir’in yaptığı söyleşi… Müzeyyen ne zaman yeni bir hedef belirlese hayatında, karışıyor zaman. O hedefe ulaşıncaya kadar karmakarışıyor dünyası. Hayat kovalıyor özellikle baba-kızın ense takibinden, kaçar gibi yaşıyorlar onlar da… Saatteki o “saniye kolu” ise durmadan koşuyor, o koştukça Müzeyyen nefes nefese! Ve evvel zaman içinde Çınaraltı Aile Çay Bahçe’nde evlenmiş, saatçi Nejat Bey ile elleri çamaşır suyu kokulu evhanımı Meral Hanım’ın o cici kızı, uslu kızı, aferinlik Müzeyyen asıyor…

Yusuf-Atilgan

15 Eki: O esnada başka bir yerde…

… Türk romanına olağanüstü karakterler hediye eden bir yazarın, Yusuf Atılgan’ın dünyayla mücadelesi 9 Ekim 1989 günü sonlanır. Şimdi okurları devam ediyor mücadeleye; her bir kitabıyla, satırıyla çoğalarak… Yusuf Atılgan (27 Haziran 1921 – 9 Ekim 1989)

1378627_10151782085694934_1147196247_n

12 Eki: “D\u00fcnyan\u0131n b\u00fct\u00fcn fiilleri \u00f6z\u00fcr dilemeli kad\u0131nlardan!”

Aile Çay Bahçesi’yle ilgili ilk söyleşi Radikal Kitap Eki için, Burcu Aktaş tarafından yapıldı.  Aile çay bahçesi… Ailenin öğretilmiş “mutlu ve kutsal” görünümünün ardındaki mutsuzluğu, ikiyüzlülüğü anlatan bir yer. Yekta Kopan’ın yeni romanına bu ismi seçmesi elbette tesadüf değil. Çünkü Kopan kitabında bir aile hikâyesi anlatıyor. Bunu yaparken iki kız kardeşi merkeze alıyor. Psikolojik yapısı ince ince dokunan Aile Çay Bahçesi, Müzeyyen ile edebiyatımıza unutmayacağımız bir karakter armağan ediyor. Kopan, metinlerinde sıradanlığın içinde saklı duran etkileyiciliği bir anda önümüze koyar. Bu…

12 Eki: “Yazmaya ba\u015flaman\u0131n s\u0131f\u0131r noktas\u0131: Dili olu\u015fturmak!”

Aile Çay Bahçesi ile ilgili söyleşileri, her şeyden önce kendime düzenli bir arşiv olsun diye, Fil Uçuşu’nda paylaşmaya çalışacağım. Aşağıda Cem Uçan’ın BirGün gazetesi için yaptığı söyleşi var. Aile Çay Bahçesi, Yekta Kopan’ın Can Yayınları’ndan çıkan yeni romanı. Roman, aile kurumu, birey olmak ve bir başkasının varlığına göre tanımlanmak gibi temel insani meseleleri odağına alıyor. Ana karakter Müzeyyen, evreni ve kendi konumunu anlamak için cevaplar kadar soruların da önemli olduğunu okura hatırlatıyor. Biz de kitabın raflarda yerini almasının hemen ardından…

3503054

12 Eki: Burcu Arman: “Bir Müzeyyen tanıdım!”

Sabit Fikir: İyi dergi. Büyük bir beğeni ve ilgiyle takip ediyorum, okuyorum. elif Bereketli, tartışmasız harika bir ekiple, çok iyi dergicilik yapıyor. Dolayısıyla “Aile Çay Bahçesi” ile ilgili bir yazıyı ‘Sabit Fikir’ bünyesinde görünce hem heyecanlandım, hem sevindim.  Burcu Arman, samimi yazmış. Bundan öte ne ister insan. Teşekkür ederim.  Bir teşekkür de, yazıya yaptığı desen için Dilem Serbest’e. Bu desen, beni ilk kez Müzeyyen’in suretiyle tanıştırdı. Yazının aslının sabitfikir.com adresinde olduğunu hatırlatarak paylaşıyorum.  Önyargılar nasıldır bilirsiniz. Yani aslında bilmezsiniz ama…

07 Eki: Hamle mi? Red mi?

Yeni bir ay. Biraz da yeni bir dönem. Düşünerek, öfkelenerek ve sonuçta yine de severek geçen günlerin hemen ardı. Mola vermek lazım artık. Ama bilinsin ki yazılacaktır bugünler de. “Günden Kalanlar” notlarını tutmuyordum epeydir. Öncelikli nedenim, çocukluğumdan beri günlük tutmadaki beceriksizliğim. Sahtekar bir günlük tutucusu olmaktansa, günü gününe samimiyetle yazan bir olmayı seçtim yıllar önce. Bir gün yayınlanacağı bilinci/umuduyla tutulan günlüklerin o pek kibirli hallerine bayılırım. Demek ki neymiş, kibir burada da karşımıza çıkıyormuş. Aslında bütün bu kelimeler, cümleler Camus…