Haber Takibi

15 Şub: Kültür merkezlerine harcanan paralar kimden çıkıyor?

“Doğru düzgün mekan yok ki.”. Kültür sanat etkinlikleri konuşulurken değişmez cümlelerden biri bu. Peki ‘doğru düzgün’ mekandan ne anlıyoruz? Göz boyayan bir mimari mi, AVM içlerine kondurulan salonlar mı, birörnek yapılar mı? Konuya biraz daha hakim olanlar hemen ‘akustik’ gibi, ‘ışık düzeni’ gibi noktaları işaret eder. Şu kadarını çoğumuz biliyoruz bu konuda. Ortamdaki sesin en az yankı, en iyi netlikle dinleyiciye ulaşması büyük önem taşıyor ve alandaki akustiğin iyi olduğunun göstergesi. Akustiğin kötü olduğu bir mekanda yorgunluk artıyor, hararetli konuşmalar…

IMG_5923

10 Şub: Berlinale Notları.02: Variety’ye kapak olmak!

Berlin. “Kimse Geceyi İstemez/Nobody Wants the Night” ve “Çöl Kraliçesi/The Queen of Desert” filmlerini izleyemedim. Açılış filmi olması nedeniyle ilkiyle ilgili çok sayıda haber okuduk. Isabel Coixet’nin filmi, Juliette Binoche’un oyunculuğuyla alkış toplamayı amaçlıyor. Basın toplantısına kıyısından yetişebildiğim “Çöl Kraliçesi/The Queen of Desert” ise Werner Herzog imzasını taşıyor. Nicole Kidman ve James Franco’yu Berlin’e getiren film, kırmızı halısının görkemiyle yetinecek gibi görünüyor. Bu filmlerle ilgili merkeze alınacak bilgiye, Esin Küçüktepepınar’ın Radikal’deki yazısından ulaştım. (Burada öyle bir tempoyla koşturuluyor ki, Esin’i…

unnamed

06 Şub: Berlinale Notları.01

65. Berlin Film Festivali… Berlinale… Hava buz gibi. Gündüz – 4 derece. “Berlin halkı soğuğa rağmen festivaline sahip çıkıyor,” klişesini duyarsanız, gülüp geçin. Çünkü sadece Berlin’de değil, dünyanın çoğu yerindeki sanat festivallerinde halkın ilgisi, hava sıcaklığına göre değişmiyor. Cannes Film Festivali’nde fırtınalı ve yağmurlu bir günde açılış yapıldığında görmüştüm bunun ne demek olduğunu. Evet, hava soğuk. Ve evet, festival güzel. Festival ziyaretçileri ilk günün yaka kartı almak ve alanı tanımakla geçtiğini bilir. O yüzden kulaktan dolma bilgilerle “izlenim yazısı” paralayacak…

04 Şub: Anadolu Filarmoni Orkestrası yazısına iki önemli ek…

Bugün Radikal‘de yayımlanan yazım “Anadolu Filarmoni Orkestrası Kılıçdaroğlu İçin Çalabilir mi?” başlığını taşıyor. Önce yazının linkini vereyim: http://www.radikal.com.tr/yazarlar/yekta_kopan/anadolu_filarmoni_orkestrasi_kilicdaroglu_icin_calabilir_mi-1285761 Birkaç not eklemem gerekiyor. Bilmemiz gereken bir nokta 657’ye tabii bir sanatçının para karşılığı ekstraya gitmesinin suç olduğu. Zaten yazıda vurguladığım, muhbir vatandaşın şikayeti sonucu, Yılmaz Büyükerşen ile fotoğraf çektirenler de bu nedenle soruşturmaya uğramış durumda. Hal böyle olunca AFO’nun AKP kongresi ekstrası da, prensip ve yasa gereği sorunlu hale geliyor. Bu notla birlikte aklıma takılan başka bir konuyu da eklemek isterim. Daha…

images

23 Oca: Bir sabah, insanlık kendisini bir hamamböceğine dönüşmüş olarak bulur!

2006 FIFA Dünya Kupası. Hani şu Zidane’ın Materazzi’ye attığı kafa ile hatırlanan kupa. 11 Temmuz’da oynanan karşılaşmada Meksika takımı, Bravo’nun golüyle öne geçiyor. Maçın 36.dakikasında, 4 numaralı formasıyla Yahya Golmohammadi sahneye çıkıyor ve İran’ın beraberlik golünü atıyor. Tahran’ın kuzeyindeki bir hapishanede, 209 numaralı binanın küçücük hücresindeki iki adam, Mana Neyastani ve Mehrdad Ghasemfar, heyecan içinde maçın sonucunu öğrenmek istiyorlar. Önceki golden haberi olmayan (ya da önemsemeyen) gardiyan, maçta İran’ın 1-0 önde olduğunu söylüyor Neyestani ve Mehrad’a. Neyastani’nin 12 Mayıs 2006’da…

Unknown

26 Ara: Yumuşak Makine Davası Anayasa Mahkemesine Taşınıyor

Sel Yayıncılık büyük bir mücadele veriyor. Yıllardır. Biz okurlar bu mücadelenin takipçisi olmalıyız. İşte bu nedenle Sel Yayıncılık’tan gelen mektubu, Fil Uçuşu’nda paylaşıyorum. 2011 yılında yayımladığımız Beat Kuşağı’nın önde gelen isimlerinden William S. Burroughs’unYumuşak Makine (Soft Machine) isimli kitabına “konu ve anlatım bütünlüğü yoksunluğu”, “Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, maddi ve manevi kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan” özellikleriyle uyuşmadığı gibi aklın sınırlarını zorlayan gerekçelerle; halkın ar ve hayâ duygularını incittiğimiz de…

18 Ara: Siyasetin huzurunda diz çökenler korosu

Nuri Bilge Ceylan, “Kış Uykusu” ile Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü ve yumruğunu havaya kaldırdı. Dünya sinemasının en önemli ödüllerinden biri. Belki de en önemlisi. NBC ödülünü gururla kucakladığında, Türkiye basını yanında değildi. Birkaç isim, kişisel çabasıyla dünyanın merceği altındaki haberi izlerken, basınımız konuyu “yeterince popüler” bulmamış olsa gerek, uzaktan izlemeyi yeğledi. “Yalnız ve güzel ülkenin” ayakta alkışlanan yönetmenini “yalnız” bıraktık. “Bu konuda sınıfta kaldık, orada olmalıydık,” diyen basına en güzel cevaplardan birini filmin başrol oyuncusu Haluk Bilginer verdi:…

14 Ara: Osmanlıca sınavından bütünlemeye kalmak

Dil konusuna pek meraklı olan rahmetli dedemin Osmanlıca yazıyı yirmi derste öğretmek üzere hazırladığı bir program var. Yirmi ders –yani yirmi saat- sonunda yazıp-okumaya başlıyorsunuz. Elbette, sadece alfabeye yönelik bir program bu. Bir dilin yalnızca harflerden oluşmadığını iyi bilen dedem, önsözünde bunu da belirtmiş zaten. Sonrası size kalmış. Kelime haznesini doldurmak ve anlamlarını öğrenebilmek için yapmanız gereken bol bol kitap okumak ve sözlük karıştırmak. Bunun için eski eserlerin bulunduğu kütüphanelere üye olmanız gerekebilir. Çünkü az sayıda esere ulaşmak için, fazlaca…

fat_planner_2_698

30 Kas: Not defteri kullanır mısınız?

Kendimi bildim bileli not defteri kullanırım. Çocukken, babamın yazı yazmak için kullandığı samanlı kağıtlardan payıma düşenleri dörde katlar, düzgünce keser, sonra sırttan zımbalayıp kendime not defterleri yapardım. Eğri büğrü olurdu çoğu zaman. Üstelik zımba iyi tutmaz, sayfalar açılırdı. Durumu gören annem, katladığım kağıtların sırtını dikerek defterlerimi sağlamlaştırmaya başladı. Derken bir gün babam cilt yapmayı öğretti ve ilk ciltli not defterime ulaştım. Kapağı kalın-sert mukavvadan, sayfaları saman kağıdından (açıkçası kullanımı da pek rahat olmayan) defterimle gurur duyuyordum. Bugüne kalmış olmasını isterdim….

IMG_5612

29 Kas: Tarkovsky’nin Okulunda Türkiye Sineması

İki yüzden fazla tiyatronun aktif olduğu Moskova. Dünyanın en çok milyarder barındıran ve belki de en pahalı kenti Moskova. Dört yüz civarında kütüphanesiyle övünen ve elinde kitaplarıyla benzersiz metrolarına koşturan halkın yaşadığı Moskova. Ve insanı yarım saatte çıldırtmaya yetecek kadar yoğun trafiğiyle Moskova. Bütün bu manzaranın içinde, Moskova’ya dair bilinen soruların dışında bir soru daha var zihnimde. “Rus Sineması’nda animasyon ne durumda ve neden bizim bu konudaki gelişmelerden haberimiz yok?” Tuhaf gelebilir ama benim gibi bir animasyon meraklısı için anlaşılır…