Antakya’da geçen Nisan’da çekildi bu fotoğraf. Öğretmenler, veliler, öğrenciler… Kitap konuştuğumuz, mutlu olduğumuz, güldüğümüz, birlikte kahkaha attığımız bir gün. Can dostlarım Hüsne ve Mehmet’le birlikte harika anlar geçirdiğimiz o güzel zamanlar. Günlerdir bakamıyordum bu fotoğrafa. Bütün bu yaşananlardan, yaşatılanlardan utanıyorum çünkü. Süslü cümleler kurmaya gerek yok; acımız çok çok büyük. O acıyı koyulaştıran organize kötülüğe karşı öfkemiz de büyük. Kötülük, gücünü bir düşman yaratarak gösterir. Her olayda, daha ilk günden bir düşman yaratır. Gerçek bir düşman yoksa uydurur, yalan söyler….
Mehmet Tutar
Dün sosyal medyada bir kitap önerdim. Stefan Zweig‘dan Mecburiyet. Ressam Ferdinand ve karısı Paula’nın yaklaşık iki güne sığan hikayesi, güçlü bir sivil itaatsizlik metni. Kendi hikayesine benzer bir noktadan yola çıkan Zweig, zihnindeki gel-git’i bu iki karaktere bölmüş. Böylece devlet makinesinin amaçladığı savaş ile insan olmanın arzuladığı barış arasındaki tartışmayı da aktarabilmiş. “İnsanlığın ötesinde bir vatanım, insanları öldürmek gibi bir hırsım yok ama beni ele geçirdiler, askere gitmek zorundayım” diyen ressam Ferdinand ile “İnsanın tek bilmesi gereken, insan olduğu ve…
İpekli Mendil yolculuğunda çekilen fotoğraflardan bir sunum hazırlanmış. Dileyen yazının sonunda paylaştığım videoyu izleyebilir. Ama baştan söyleyeyim. Bazı fotoğraflar sizi hiç ilgilendirmeyecek. Tanımadığınız öğrenciler, tanımadığınız öğretmenler… Arada yazarlar, müzisyenler göreceksiniz ama onlar da bir yere kadar çekebilir ilginizi. Antakya’da bir lisenin başından geçenler sizleri çok ilgilendirmeyebilir. Bunu gayet iyi anlarım ve hak veririm. Ama bu macerayla ilgilenenler de olacaktır. Onlara şunu söyleyebilirim. Her bir fotoğraf karesinin bir hikayesi var. Bütün hikayelerde de öğrenciler var. Kimi okumaya meraklı kimi biraz muzip,…
İpekli Mendil adını verdiğim kitabı nasıl oluşturduğumuzu, neden böyle bir kitap yapma isteğine kapıldığımı anlatmıştım daha önce. Merak edenler, kitabın önsözünü okuyarak da öğrenebilir. (Aman yanlış anlamayın, kitabı almak zorunda değilsiniz, bir kitapçıda ayaküstü okunabilecek kısalıkta bir önsöz.) İpekli Mendil, baskı aşamasına geldiği günlerde, böyle bir projenin ne şekilde kitap sayfalarından çıkıp yaşamaya başlayacağını düşünüyordum. Evet, öğrencilerimle kafa kafaya verip bir çeşit öykü sözlüğü yazmıştık. Edebiyatımızın öykü yollarına ışık düşürmeye çalışmıştık ama sonuçta kitap “sabit” duracaktı. Yıllar içinde baskılar yapması…