Emma Peel

emma-knife2

22 Oca: Emma Peel: “Keskin Bıçak”

Karşıdaki Adam: Tehlikeyi seviyorsun, anlıyorum. Ama bu tutkun beni rahatsız ediyor. Emma Peel: Katılmak ya da izlemek zorunda değilsin. Bu kendi kendime oynadığım bir oyun. Öyle kalmasını da tercih ederim. Karşıdaki Adam: O zaman ben yokken oyna oyunlarını. Benim görüş alanımdayken, ben izlerken yaptığın her şeyin ortağı oluyorum ister istemez. Emma Peel: Haklısın. Seni bu tehlikenin bir parçası haline getirmek istemem. Dilersen beni burada kendimle, oyunumla baş başa bırakıp uzaklaşabilirsin. Karşıdaki Adam: Ama artık uzaklaşsam da bu durumu aklımdan silemem….

79abc72a4410cf311e8b3da15329854e

12 Tem: Emma Peel: “İade Özgürlüğü”

Karşıdaki Adam: Ne oldu, neye şaşırdın öyle? Emma Peel: Nasıl anlatsam bilemiyorum. Galiba hala şaşırabilmeme şaşırıyorum. Karşıdaki Adam: Böyle şekerli konuşmaları sevmezdin sen. Canını sıkan bir şey var belli ki… Emma Peel: İnsanların bu kadar rahatlıkla, bir an sonrasını düşünmeden kötülük yapabilmelerine şaşırıyorum. Düşünsene, seni hiç tanımayan biri bile hakkında atıp tutabiliyor. Kırılacağını düşünmüyor. Ya da kırılman, incinmen umurunda olmuyor. Bu kötülük değil midir sence? Karşıdaki Adam: Birileri senin hakkında tatsız bir şeyler mi söyledi? Emma Peel: Bilmiyorum, belki söylemiştir….

08 Haz: Günden Kalanlar.40

Fil Uçuşu’nda açtığım başlıklar var. Seri yazılar. Emma Peel bunlardan biri. Daha eski yıllarda Bayan Tekil Birey serisi vardı. O Esnada Başka Bir Yerde var mesela… Farklı başlıklar. Günden Kalanlar da bu başlıklardan biriydi. Bir çeşit günlük. Son olarak 39 numaralı Günden Kalanlar’ı 2015 yılında yazmışım. O tarihten bu yana günlük yazmadığım anlamına gelmiyor bu suskunluk. Defter sayfalarında çokça not-yazı vardır. Ama düzenin bozulduğu da bir gerçek. Bu yılın ilk yarısında çok seyahat ettim. Yurt dışı seyahatleri de var; İngiltere,…

9b3e7a4f6f0d1091f7fdfebac5ef8003

05 Oca: Emma Peel: “İmza Günü”

Karşıdaki Adam: Çok güzel olmuşsun. Bir yere mi gidiyorsun, neden böyle giyindin? Emma Peel: Geçen hafta okuduğum kitaptan söz etmiştim sana. O kitabın yazarının imza günü var, oraya gidiyorum. Karşıdaki Adam: Hmmm… Emma Peel: Neydi o öyle? Ne demek “hmmm”. Karşıdaki Adam: Bilmem… Bir imza gününe giderken özen göstermen, heyecan duyman falan güzel… Ben senin gibi değilim. İmza günlerini sevmem. Yazarlarla tanışmak istemem, kitaplarıyla tanışmış olmak yeter bana. Emma Peel: Köhne bir bakış açısı bu. Yazarla eseri birbirinden ayrı değerlendirebilecek…

diana-rigg-emma-peel

22 Ağu: Emma Peel: “Mütenakız”

Emma Peel: Uzun zaman oldu. Senden beni hatırlamanı beklemiyorum. Ben bile unuttum buraya gelip neler dediğimi. Dahası bunu niye yaptığımı da unuttum. Çoğu zaman ukala, kimi zaman da sıkıcı oluyordum herhalde. Çocukken de böyleydim, en hafif tabiriyle “tuhaf” bir çocuktum. Başka şeyler dedikleri de olurdu; edepsiz, umursamaz, saygısız, boşboğaz, huysuz, aksi… Böyle şeyler işte. Pek takılmazdım bun sıfatlarla anılmama. Ama içlerinde biri vardı ki, hep gülümsetirdi beni. Gülümsemek bile diyemeyiz buna, bir dudağım istemsizce yukarı kıvrılırdı o sözcüğü duyduğumda. Oldukça…

dianarigg22

24 Tem: Emma Peel: “Şapka”

Karşıdaki Adam: Bayılıyorum bu şımarık gülümseyişine… Emma Peel: Böyle deyince kadınların içindeki kız çocuğunun başını okşadığınızı mı düşünüyorsunuz? “Şımarıklığını takdir edilesi ve sevimli buluyorum” diyen tüm erkeklerin en hafif deyimle şaşkın olduğunu düşünüyorum ben. Karşıdaki Adam: Gereksiz bir öfke bu. İyi bir şey demek istemiştim. Emma Peel: Deme. İyi şeyin buysa, deme. Bu rengârenk şemsiyelerin arasında gülüyorum, istediğim gibi giyiniyorum, dilediğim gibi yaşıyorum. Bu hâlime kendi sözlüğünden bir sıfat bulma. Karşıdaki Adam: Aynı dili kullanıyoruz. Senin sözlüğünün benimkinden farkı yok….

27 Haz: Emma Peel: “İktidar”

Karşıdaki Adam: Neden güldüğünü öğrenebilir miyim? Emma Peel: Haline gülüyorum… Karşıdaki Adam: Ne varmış halimde? Hem artık verir misin şunları lütfen. Emma Peel: Hayır. Karşıdaki Adam: Uzatıyorsun ama… Lütfen. Önce şapkam, sonra şemsiyem. Emma Peel: Tam da buna gülüyordum işte. Öfkeli misin, yalvarıyor musun? İçinden saldırmak mı geliyor, alttan almak mı? Karmakarışık bir haldesin. Karşıdaki Adam: Bak… Ama… Emma Peel: İktidarının simgelerini kaybetmek korkunç bir şey değil mi? Bir iktidar tacı gibi taşıdığın şapkan ve yanından ayırmadığın, erkekliğini sana hatırlatan…

corpse4b

04 Ağu: Emma Peel: “Amaç”

Karşıdaki Adam: Nereden geliyorsun? Emma Peel: Uzun süredir amaçsız dolaşıyorum.  Karşıdaki Adam: Romantik ama anlamsız bir cümle. Kimse, ama kimse amaçsız dolaşamaz. Amaçsız dolaşma kararı bile, zamanla bir amaç haline gelecektir çünkü. Emma Peel: Bir şeyin kendiliğinden oluşu ile, hesaplanarak-planlanarak oluşu arasındaki farkı görmezden geliyorsun.Gerçekten de, amaçsızca dolaşmaktan başka bir istek yoktu içimde. İstek bile değil belki, bir içgüdü… Buna amaç diyebilir misin? Karşıdaki Adam:  Benim ne dediğim önemli değil ki. O içgüdünün neye dönüştüğü önemli. Oratada bir amaç olmadığını…

837bb85bf5d3149d3c33532057a356cc

22 Ağu: Emma Peel: “Tatil”

Emma Peel: Her şeyi geride bırakıp güneyde bir kasabaya yerleşmenin hayalini kurdum yıllarca. Belki küçük bir restoran… Gün boyu kitap okumak, resim yapmak… Karşıdaki Adam: Orta sınıf şehirlinin bir türlü yazılamayan hikayesi. Dünyanın neresine gidersen git şu söylediklerini tekrar eden birini bulursun. Zırva! Emma Peel: Çok kişinin dokunduğu bir hayal zırva mıdır sence? Karşıdaki Adam: Dokunduğu deme. Dokunmaya korktuğu dersen daha doğru olur. Zaten o yüzden zırva… Emma Peel: Hemen gitmeni istiyorum buradan. Hiç değilse güneş batana kadar rahat bırak…

sljn11

25 Mar: Emma Peel: “Özgürlük”

Emma Peel: Rüzgarların adını öğrenmiştim çocukken. Hala aklımdadır. Gündoğusu, keşişleme, yıldız… Karayel estiğinde burnumun içi ısınır. Poyraz dudakların çatlaması, lodos bitmeyen baş ağrısı demektir. Bulutlara bakınca fısıldarım rüzgarın adını. Ama bunca yıldan sonra, şu çivisi çıkmış dünyada anladım ki, iş rüzgarın adını bilmek değil, adını bilmediğin rüzgarın akışına kendini bırakabilmek. Kendin yapamıyorsan doğa yardım ediyor sana. Sanma ki şu atın üstünde ondan daha özgürüm. O beni nereye götürürse ancak o kadar özgürüm…