Kitap

Sylvia_Plath_Drawings_Faber

12 Kas: Sylvia Plath’in Desenleri

Sylvia Plath imzalı bir kitap: “Drawings”. Shakespeare & Co. kitabevinin, küçük bölmelerinden birinde, rafların arasında çıktı karşıma. Tam da harika Rutu Modan’ın bir kitabını koltuğumun altına sıkıştırmış, cebimdeki parayı hesaplamakta olduğum bir anda. Ama söz konusu Plath olunca, durmak mümkün değildir. Yirmili yaşlarımda başlayan okur hayranlığım, her okumada bir adım ileri gitmiştir. Plath’in desenlerini içeren bir cilt elimizdeki. Kızı Frieda Hughes’un önsözüyle giriyoruz kitabın dünyasına. Bir anne olarak değil, bir sanatçı olarak Sylvia Plath’i anlattığı satırların arasında gezinirken, De Chirico,…

robinson-imza

27 Eki: Robinson Crusoe 389

26 Ekim 2013. İstiklal Caddesi’nin en şık ve iyi kitapçılarından birindeyim. Robinson Crusoe 389. Hem Aile Çay Bahçesi’nin ilk imza günü, hem de yalnız bırakmayıp gelebilen dostlarla buluşma. Bir süredir ekonomik sıkıntılarla, piyasanın vahşetiyle ve özellikle kira meselesiyle uğraşıp ayakta durmaya çalışan Robinson’a destek aynı zamanda. İmza günü süresince kitapçıya girip çıkanların, bu meseleye sahipleneceğine, sadece imza günleri dışında da kitapçısını yalnız bırakmayacağına duyulan inanç. Beyoğlu’nda kiralar için böylesi “emsal bedeller” gösterildikçe, arkasında büyük sermaye grupları, çok uluslu şirketler ya da…

calvinoitalo28229

18 Eyl: Yeniden Okumak: Görünmez Kentler

Bir kitabı yıllar sonra yeniden elime aldığımda, altı çizili yerler var mı, kenarına köşesine notlar almış mıyım diye bakıyorum öncelikle. Eğer sıklıkla ‘yeniden okuma’ yaptığım bir kitapsa, önceden aldığım notları ezberliyor, altını çizdiğim satırların sayfalarını gözü kapalı bulur hale geliyorum. Her yeni okumada, yeni cümleler çiziliyor, yeni notlar alınıyor. Katmanlar oluşuyor. Kitapla ilişkimi, hayatla ilişkimi, geçen yıllarımı bana anlatan katmanlar. O katmanların en altında bir yerde, artık derinler diyebileceğim bir uzakta, en saf halim duruyor. O kitapla aramda geçenlerin en…

tumblr_mpf2jpstsy1rdgjefo1_400

05 Eyl: Peri Gazozu: Hepimiz oturduk bu sofraya…

Uzun, şekerli ve kendinden emin cümlelerle övmek yerine, kitabın bir sayfasından bir paragraf aktarmak yeterli olacak aslında. Rastgele seçilmiş bir sayfadan, göze ilk çarpan paragraf. Çünkü zaten, bütün sayfaları, bütün satırları göze, zihne, yüreğe çarpan bir kitap. Okurla kurduğu ilişkinin sıcaklığını da bu çarpma etkisinde bulmak mümkün. Hafızasının, “şimdiki zaman” vicdanıyla konuşmasına izin vermiş bir yazar var karşımızda: Ercan Kesal. Vicdan… Telaffuzu zor, melodisi sancılı bu kelime, uzun zamandır bu coğrafyanın ötesinde bir yerde yaşıyor. Yanlış anlaşılmasın, yaşadığımız topraklar klişesi…

04 Eyl: Yağmur Yağmadan

(Genç Adam oturmuş. O konuşurken yavaşça Genç Kadın ve Sahaf gelirler, ayakta dururlar. Üçgenin birbirine eşit mesafede duran köşeleri gibidirler.) GENÇ ADAM Hava ne kadar garip bu gün. Sabah güneşliydi, şimdiyse fırtına kopacak gibi… (Birden gözleri parlar.) Fırtına deyince aklıma gelen tek hikâye buydu. Aslında tek istediğim mutlu, kahkaha atmaktan korkmayan hatta deyim yerindeyse komik birer kelebek olan insanların hikâyesini anlatmaktı. Komik kelebekler… Metaforun son durağı. Ne kadar çabalasam da büyük sözler etmeden yazamıyormuşum. Bir yerde durmayı bilmem gerekiyor. Öğrenmem…

mart

01 Eyl: Alper Atalan’dan “Mart”: Çaylar yazardan!

Alper Atalan‘ı yaklaşık on yıl önce tanıdım. Tanışma hikayemiz de ilginçtir; İspanyolca dil kursunda sınıf arkadaşı olduk. O zamanlar benim kitaplarım yeni yayımlanmaya başlamıştı, Alper çeşitli dergilerde mizah yazıları yazıyordu. Hayatı fazlasıyla ciddiye alan bu adamla kısa sürede her konuda sohbet eder hale geldik. Sakin konuşması, gülen gözleri, bütün o sohbetlere başka bir değer katardı. Kurs sona erdikten sonra sürekli kılamadık dostluğu. İkimiz de hayatın farklı yollarına savrulduk. Bu geçen yıllar içinde önceleri seyrek de olsa haberleşirdik ama zamanla o…

gokceada

01 Eyl: Hüzünlü Bir Sivil Tarih

Deniz Kavukçuoğlu kitabında, Gökçeada’da kalmış Rumlarla küçük söyleşiler gerçekleştiriyor, ada ile ilgili ulaşabildiği bilgi ve belgeleri bir araya getiriyor.Gökçeada’ya ilk olarak, birkaç arkadaşımla, hafta sonunu geçirmek için gitmiştik. Bir cuma günü öğleden sonra saatlerinde inmiştik Kuzulimanı’na. Deniz kenarında dinlenmeyle geçen birkaç saatin ardından, ilk günün akşam yemeği için Tepeköy’e Barba Yorgo’nun yerine gitmiştik. Gecenin ilerleyen saatlerinde Yorgo Zarbozan güler yüzlü bir ev sahibi olarak masamızı ziyaret etmişti. Yediklerimizle ilgili övgülerimizi samimiyetle kabul edip sorularımızı tek tek cevaplamıştı. Laf lafı açtıkça…

araname

12 Tem: Dönüp dönüp bakılacak bir kitap

“AraName: Bir Ara Güler Kitabı” sadece fotograf albümü ya da anılar-sohbetler olarak değerlendirilemeyecek bir kitap. Ara Güler-Hulki Aktunç-Semra Aktunç adlarını bir araya getiren bir kitap. Kitabın giriş kapısında öyle bir paragraf var ki, paylaşmamak olmaz. Diyor ki Hulki Aktunç “Ara Güler bütün insanların gölgesidir. Ona ‘Merhaba’ demek bütün insanların koluna girmek, bütün mekânlarda piyasa yapmaktır. Bütün şapkaları giymek, bütün pantolonları çekivermek… Fotoğraf çekmek de, Ara Güler’in insanlara ve nesnelere hakkını helal etme biçimidir. Bu coğrafyada yaşayıp da Ara Güler’i bilmeyen,…

mr-gwyn20130207105000

19 Mar: Mr.Gwyn’in Vazgeçişi

Alessandro Baricco sevdiğim bir yazardır. Tanışmam sinema sayesinde olmuştu. Tim Roth’un nefis oyunculuğuyla Bindokuzyüz‘ü izlediğimde yazarın hayal dünyasına da hayran olmuştum. Bu filme esin kaynağı olan kitabı okumamla bu hayranlık daha da güçlenmişti. Çünkü sadece hayal dünyasının çekiciliğinden ibaret yazarlardan değildi Alessandro Baricco. Dili ve kurguyu maharetle kullanan, ekonomik bir anlatının içinde akılda kalıcı sahneler yaratamayı başaran bir ustaydı. Baricco’nun son romanı Mr.Gwyn uzun süre elimde dolaştı durdu. Nedendir bilmem, iki üç bölüm okuduktan sonra duruyor, yeniden dönebilmek için baştan…

tumblr_lzrod7BVDC1ql0375o1_1280

17 Şub: İntihar Dükkânı

1953 doğumlu Fransız yazar, senarist ve karikatürist Jean Teulé’nin, İsmail Yerguz çevirisiyle Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan İntihar Dükkânı (Le Magasin de Suicides) adlı kitabı üstüne yazdığım yazıyı daha önce Fil Uçuşu‘nda paylaşmıştım. O yazıda romanın Patrice Leconte tarafından yapılan animasyon uyarlamasını merakla beklediğimi şu satırlarla ifade etmiştim: “Film yapım aşamasındaki kimi sorunlar yüzünden bir erteleme yaşadı ama fragman görüntüleri, dinamik, dünyası özel, dili farklı ve eğlenceli bir animasyon izleyeceğimizi fısıldıyor bize.” Sonunda İfİstanbul sayesinde filmi izleyebildim. Ancak ne yazık ki,…